Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

5 Ekim 2011 Çarşamba

sonbaharla

Dışarı çıktığımızda ne tarafa yürüyeceğimize karar veremedik. Sonra bu gün Kuzguncuk pazarı olduğu aklıma geldi...Önce Kuzguncuk'a indik... Herzaman ki yerimizde oturup çaylarımızı içtik, denize ve karşı kıyılara karşı sonra yalılar boyu yürüyüp, korudan yukarıya çıktık...

Bu gün koruya sonbahar daha bi gelmişti... At kestaneleri yerlere dökülmüş, sararan yapraklar havada uçuşuyordu ve güneş ışıkları ancak bu kadar süzülebiliyordu , ağaç dalları arasından...

Burada 1529.resmimi çektirmekten hiç mi hiç sakınmadım kendimi:))















Bizim mahallenin turşucusu...Burası yazın dondurmacı kışın turşucu olur. Kışın geldiğini mahalleli ilk ondan anlar... Vitrini aynen bir mücevherci dükkanı vitrini gibi olur.Bazı turşular sadece dekor amaçlı mesela ananas turşusu gibi.


Pazar çiçek bahçesi gibiydi hatta kırmızı acı biber saksılarını uzaktan çiçek saksısı sandım..










Allttaki resimlerdekiler, kelekler ve kuşburnu.Kelek dediğimiz şey; ham kavun... Niksar'da bunun içini oyup, içini havuç, yeşil biber ve kırmızı biber, maydonoz, kereviz sapından salata yapar içine doldurup, kapağını da kapatıp turşu kurarlar. Kapak oymak için üstten kestiğiniz kısımdan yapılır.Turşu çıkaracağınız zaman bir tane kelek alıp dilimlersiniz. O ne muhteşem tattır o ne muhteşem görüntüdür. Ay ağzım sulandı...

Gördüğünüz o kırmızı meyveler ise... Yaban güllerinin taç yaprakları döküldükten sonra geriye kalan kısmı... Yani kuş burnu... Marmelatı ve bildiğiniz çay yapılan yani. Ama marmelatını yapılırken gördüm bir kaç kez... O ne meşakkatlı bir şey anlatılmaz , yapılırken görülür ve asla denemeye cesaret edilmez. Pişirilir, şekeri katılmadam önce binbir elekten geçer. Sık elek , seyrek elek derlerdi. En son koca koca kazanlarda marmelat haline gelmesi için kaynatılır. Saatlerce kaynar. Karıştıra karıştıra. Ama en sonu şenliktir. Marmelat boşaltılır. Sonra çocuklar kazanın başına geçerler ellerinde kaşıklarla.. Buna tava dibi şenliği denir. Kalan ateşe patatesler, patlıcanlar, biberler atlır , közlenir... Aman Allahım, bizi de çağırırdı gözümün nuru Suzan
Ablacım....Közlenen sebzeleri alır koşa koşa evine çıkardık akşam yemeğine... O gitti gideli bu şenlik de gitti bitti... Sadece anıları kaldı...

Yorgan hikayesi

Dün gece annemin çeyizime koyduğu kadife yorgana sarınınca , işte sadece sarınınca kısmını hatırlıyorum. O nasıl bir uykuydu...Gözümü açtığımda saat 10.30 du...Yazıyla on buçuk. Kadifesi ben küçükken Suriye'den mi ne gelmiş.Annem onu bizim Fındıkzade de ki evin karşısındaki yorgancıya diktirmişti. Yün, üstüne de bir sıra pamuk serdirdim diye anlatırdı... E ben oturup yorgan kaplayamayacağıma, kocamda yatılı okuldan beri nevresimden nefret ettiğini söylediği için, ilikli düğmeli olarak hazırlandı ve bu yorgan kaplarının kenarlarına her yorganın kendi renginde piko yapıldı... Şimdi benim kızlar bu yorganlara tarihi eser diyorlar:))Ya , yorgan demişken, geçen yıl buradan Amerikan Yorganı adlı filmi bulamadım da bulamadım diye tırım tırım ettim. Sonunda Zuz bu filmi bana buldu buldurdu. Ama ben hala izlemedim iyi mi?.Bu gün izlesem diyorum zeytinyağlı yaprak dolma sararken iyi gider...

Dünkü yazıma gelen yorum da , adsız bir okuyucu ( keşke adınızı yazsanız) şeftali reçelini nasıl yaptığımı sormuş.Ben tüm reçellerimi aynı metotla yaparım aslında...İki kilo şeftaliyi soyup , dilimledim... Üstüne iki kilo şeker koydum , tencerenin ağzını kapattım.. Sulanınca , önce biraz yüksek ateşte sonra kısıkta pişirdim. Reçelin üstü göz göz olunca ya da meyveler dağılıp yumuşayınca pişmiş oluyor ama ara ara kontrol ettim. Mesela bir tabağa aldım hafif soğumasını bekledim. Bir kaşığın tersiyle ya da parmağımla ortasından bir çizgi çektim. Çizgi hemen birleşmezse reçel olmuştur. Limon tuzu attım bir çay kaığı kadar ve iki dk sonra kapatım.Soğumadan kavanozlara koydum ağzını kapattım ki konserve gibi dayanıklı olsunlar.Az şekerli reçel sevenler için bu birebir ölçü iyi geliyor. Daha kıvamlı olmasını isteyenler bire bir buçuk ölçü kullanırlar.Ha bir de ayva ve şeftali reçeli pişirirken içine bir iki tane çekirdeğinden atarım. Bir zamanlar bir yerde okumuştum. Sanırım rengini güzelleştiriyormuş...

Çok güzel bir sonbahar havası var dışarda , kaçırmamalıyım...Güzergah belli değil, evden bir çıkalım...Ama denize doğru olacağı kesinnn...