Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

29 Şubat 2012 Çarşamba

Yatak odasına kamp kurdum.Tüm günü boğazıma adadım.

Evde turunç kokusu var...

Yeni tanışılacak yazarlar var ...

Komşuda kitap fuarı olmuş, payıma düşenler var...

Çemberimde Gül Oya; bence tüm zamanların en iyi dizisi...tekrarından, bile aynı tat alınıyor.

Aristo demiş ki -eti ve ekmeği aynı adamdan alma ...annem de bir ekmek noksan al , ekmeği fırından al derdi.

Akşam yemeği için kavrulmuş patetes tavaya yayılacak, yumurtalar için gözler açılacak. umurtaların üstüne birer damla kızdırılmış tereyağ dökülecek ve pişirilecek.Yumurta sarıları kayısı kıvamında kalacak. Ve bundan zinhar yenmeyecek.Patates hala yasak. Onun yerine kendim için ıspanağa yumurta kırılacak. Etli yemek kategorisine girecek yumurtadan dolayı...

DVD oynatıcıyı nereye soktuğu Naziş'e sorulacak.

Bu kadar...

boğazımda düğümlenen

Boğazım yangın yeri, kafam kazan gibi.
Yeşil çayımın içine zencefil ,limon atıyorum. Kekik çayı ile gargara yapıyorum. Annemin tülbentiyle boğaazımı sarıyorum. Olmadı fıs fıs sıkıyorum. Alt tarafı ısıtmaya üşenip buz dolabından soğuk süt içtim bir kaç kez üst üste. Bumudur yani bu mu?

Ne kitap ne film hiç bir aksiyon yok. Dün gece yarım yamalak seksenleri izledim o kadar.Yarına acile iyileşmem gerek.Bu günü buna ayırdım, türlü atraksiyonlar yapıp , boğazım olduğunu unuttuğum günlere dönmem gerek.