Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

6 Eylül 2012 Perşembe

Cunda Cunda 1

Dün sabah itibariyle Ayvalık-Cunda'da cenahlarındayım:)) Ben ve beş arkadaşım Zuz'a geldik.
Yine tabi ben bir güne beş günlük planlar sığdırma gayreti içindeyim...
Dün, valla kardeşim diye söylemiyorum şahane bir kahvaltı ile karşıladı bizi...Bir kekikleri elleri ile dağdan toplamamıştı...Kahvaltılık ezmeler, çingen pilavı denilen lorlu biber kızartması...yine kendi yaptığı reçeller marmelatlar...Enfes zeytinyağ içinde yüzen dal kekikli köy peynirleri, pembe pembe domatesler.Yedik içtik odalarımıza çekildik. Ben Lapis'de kalıyorum... Yan taraftaki Cunda Adali Pansiyona tıklayın görün odamı:))Neyse efenim ben hatta gecelik bile giymiş yatmıştım ki Nermin- hadiii denize diye bağırdı, Zuz - ne komik kadın gecelik bile giymiş dedi. Anlamadım yani, yoldan geldiğim üstüm başımla mı? yatacaktım yatağa... Neyse kalktım giyindim ve denize gittik. Akşama kadar deniz kıyısında kah güneşlendik, kah denize girdik kah yedik içtik. Şu yan tarafta gördüğünüz vişne reçelli , manda yoğurdu , sıcak havada süper bir lezzet oldu. Zuz bize bunun lorlusunu yapacak, yarın sabah. Ha niye bu sabah yapmadı derseniz arkadaşları pansiyonda bıraktık gece bir buçukta Ayvalık'a döndük. Döndük, çünkü bugün Ayvalık'ın pazarı...Yani bu yazı Zuz'un evinden yazılıyor.

Akşam deniz faslımız bitince Zuz bizi pansiyona dönmeden direk Aşıklar tepesine çıkardı. Burası Rahmi Koç tarafından satın alınmış, restore edilmiş ve Muhtar Kent'in babası Necdet Kent'in kitaplarını buraya bağışlaması ile şahane bir kütüphaneye dönüşmüş. Hemen önünde bir seyir terası ve burada çayınızı yudumlaya yudumlaya şahane manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz.E'biz de öyle yaptık.

Akşama Zuz'un bizim için yaptığı plan gereği Cunda Meze Dünyasına gittik ve bi dünya meze eşliğinde süper bir gece geçirdik. Tadına bakmadığımız meze kalmadı. Abi o neydi ya.. Bizimkiler seçerken usta bile yeter demiş. Zaten gecenin sonunda bizi kontrole geldi ve çoğunun hala durduğunu görünce ama küseriz biz dedi:))Bu arada biz kimlermiyiz. Nermin, Gamze( bu Gamze^yi lütfen bizim Gamse ile karıştırmayınız) Nezahat, Nimet ve Nazan... 4N bir Gve bir L'de diyebilirsiniz kısaca ha bir de Z var... Dün geceden aklımda kalan bir ara konrolden çıkan gülmeler bir de masada duran mezelere bakıp Gamze'nin ohhhh gözüm de doydu gönlüm de demesİ:)) Bizden sonra Ada'nın kedileri iyi bir ziyafet çekmiştir. Yanda gördüğünüz resimde ki karides sarmaymış... bir adı da karides mantı...Beğendili ahtapot , marine levrek, sıcak ot ve Girit ezmesi en favori mezelerimdi.

Gece saat biri geçerken arkadaşlara pansiyon size emanet dedik biz Ayvalık'a döndük. Biraz kardiş kardiş oturduk sonra ben yattım. Gece baktım Zuz hala yatağında yok. Burası üç katlı bir Rum evi ve ben üçüncü kattayım. O en alt katta, telefon açtım neredesin diye, beni araba ile aldılar sen neredesin dedi... Anaaaa bi korktum, manyakmısın len noluyoo dedim. Meğer ben Ayvalıktayım dermiş heheh, uyumuş kalmış, beni de İstanbul'dan arıyo sanıyo. Ben hiiiii diye korkunca, ay sen yukardaydın di miiii? deyip koşa koşa geldi.

Ben yine erkenden hortladım tabi, yeşil çayımı içtim. Birazdan Ayvalık Pazarına gidiecez, sonra Zuz bizi bi yerlere götürecek öğlene doğru da bizi Sarımsaklıya postalayıp kendi pansiyona dönecek.Biz akşama kadar Sarımsaklıda akşama kadar denize girip akşam güneşin batışını izlemek için Şeytan Sofrasına geçeceğiz.

Hadişimdilik gideyim. İlk günün özeti bu kadar.