Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

15 Aralık 2009 Salı

Tekkeli yazı



Bu gün yürüyüş yolumuzun üstüne Özbekler Tekkesi ( burada İlber Ortaylı'nın yazısı var)çıktı. Bu tekkenin bahçesinde Ahmet Münir Ertegün'ün mezarı var. Zaten bir alt sokak da bu ismi taşıyor. A. Münir Ertegün'ü tanımayan yoktur sanırım. Hani Ray Caharles, Led Zeppelin, Rolling Stones gibi isimleri müzik dünyasına kavuşturan kişi. Eeee ne alaka diyeceksiniz şimdi. E şu alaka çünkü kendisi bu Tekkenin şeyhinin torunu. Özbekler Tekkesi Kurtuluş savaşında büyük rol oynamış. Anadoluya silah sevkiyatı buradan yapılmış. Kuvvacılar burada barınmış.`Halide Edip Adıvar, İsmet İnönü, Celalettin Arif gibi çok önemli şahsiyetler buraya sığınıyor. Kaçırılarak İstanbul`dan Anadolu`ya geçmeleri sağlanıyor.Kurtuluş Savaşı`ndaki katkılarından ötürü Özbekler Tekkesi, 1925`te çıkan Tekke ve Zaviyeler Kanunu`ndan etkilenmedi. Vakıflar Genel Müdürlüğü`ne bağlanan tekke, bir kültür merkezi olarak faaliyetlerini sürdürüyor.
özbekler Tekkesi, 1752'de Buharalı Nakşibendi dervişler tarafından Ahmet Yesevi geleneğinde Üsküdar, Sultantepe'de kurulan tekke. Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu'ya asker ve cephane göndermede gizli bir üs olarak hizmet verdi. Halen Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bağlı olup müze olarak kullanılması gündemdedir.kaynak : Vikipedia


Yandaki resim Tekkenin sanatsal faaliyetlerinin yürütüldüğü vakıf binası. Sanırım Ebru ve musiki çalışmaları yapılıyor.

Yürüyüş sonrası canım karşıya geçmek istemedi. Eve geldim. Naziş Havuçlu kek istemişti onu yaptım. Akşam yemeği hazırlığı falan derken oldu akşam. Akşam olduda ortada kimse yok, herkes gecikecekmiş bu akşam. Ben Zuz ve Berfu'nun yemek teklifini bile geri çevirmiştim oysaki, onlara hazırlık yapıyorum diye:((((. Bilsem karşıyada geçerdim, Zuz ve Berfu^nun çağrısına da uyardım. Neyse geçti Bor'un pazarı .

Bu günlerin en kıskandığım olayı; dün akşam Zuz ve Zeya Ece'ye gittiler. Bir saatliğine dediler, on ikiye kadar oturmuşlar, belki kadının uyuyacaktı :))) Zuz öteden beri benim arkadaşlarıma bayılır zaten. Hem o blogcu mu? he sorarım size.

İyi akşamlar olsunnnn

Çok kızarım biliyomusunuz, benim kupamla bir şeyler içilmesine ve sabah kalktığımda onu kirli bulmaya. Bu pek olmaz ama bu gün oldu. Yeşil çayımı demledim, Mitsukonun bu iş için özel olarak Japonya'dan getirdiği demliğe, tam 4 dk. beklettim, ama o ne kupam yok. kendisi kavanoz kadardır, baş parmak koyma yeri vardır ve benimdir kaç yıllıktır bilmem. Hatta bir yerlerde resmi vardı durun bulayım:)) Neyse kupa bulaşık makinesindeydi ve üstelik de salep içilmişti. Başka kupa kullandım çaresiz.Annem olsa - nooldu, boğazından eğri mi? gitti diye sorardı şüphesiz)).

Resmi buldum, işte yandaki kupadır kendileri , hatta benim için mutluluk nedir, miminde bile koymuşum onu :)))


Yürüyüş güzergahımızı Nakkaş Tepe'ye kaydırdık.Nakkaş Tepe deyince artık kendindende ünlü olan gece klübü gelir akla, Rakkas. Aşağıda küçücük bir ansiklopedik bilgi verdim, Nakkaş Tepe hakkında. Çalıştığım dönemlerde sabahları önce bir boğazı baştan başa geçer öyle giderdik işe, akşamlarıda trafikten kaçmak için Nakkaş tepe yolundan dönerdik, böylece ilk ben inerdim servisten.Manzara güzeldir.
İstanbul ilinin en güzel manzaraya sahip semtlerinden biri olan Nakkaştepe Üsküdar ilçesine bağlıdır.Ayrıca bu ilçeyi Beylerbeyi ile Boğaz Köprüsü ne bağlar.Trafiğin en çekilmez olduğu zamanlarda kullanılan kavşak da bu semtte bulunmaktadır.Bünyesinde bulunan Rakkas Meyhanesi de oldukça ünlüdür.

Akşam Ezel'i izledik. Bazen sadece Dayı konuşsun istiyorum.Gamse arkadaşında kaldı, sabah servisten konuştuk, uyuyordu artık kaçta yattılar kimbilir. Ben Ezel bitince doğru yatağa koştum:)))Kazım Karabekir Paşa'nın ''Hayatım''adlı kitabını okuyorum. Çocukluğundayım henüz. Bu tür insanların çocuk olduğunu, yaramazlıklar yaptıklarını düşünemiyoruz değil mi? sanki onlar öyle var oldular. Kazım Karabekir'in asker bir aileden geldiğini, dayısının Japonya'da batan Ertuğrul Gemisinde olduğunu bilmiyordum mesela. Babasıyla birlikte tüm imparatorluğu geziyorlar, Ben Mekke bölümündeyim şimdilik. Her gittikleri yerde evlerinin olduğu yeri kroki ile göstermiş, bu çok hoşuma gitti.

Şimdiii, bu gün karşıya geçmek gibi bir niyetim var, havada çok soğuk gibi duruyor, tam karar veremedim. Beyoğlu ekibim çok sitem ediyor bana. Hadi bakalım gün ola harman ola.

not: beş dakika önce sayfamda sekiz kişi vardı , hani şimdi nerdeler he:)))