Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

29 Nisan 2011 Cuma

Bir film Bir kitap

Önce film:

Sibirya Berberi...

Uzun zamandır bir Rus filmi izlememiştim. Seçimi yaparken iilk etken buydu. Bir de iyi müzikler dinleyeceğimden emindim.Çarlık Rusyasında geçmesi, filmin kostümlü bir film olacağının işaretiydi ki bu da üçüncü neden. Bir filmi izlemek için bu kadar neden fazla bile gelir. Ben bu filmi izlemezseniz küserim kategorisine koydum. Filmin uzunluğu dezavantaj olabilir bir tek. Ama iyi bir seyirci için 2 saat 50 dakika nedir ki:))).



(filmin en etkilendiğim sahnesi) (Andre'nin başı bu sahneden sonra derde girmeye başlar artık)

Film ile ilgili bir kaç detay vereyim size, Filmde Rus Çarı’nı oynayan kişi Nikita Mikhalkov, yani filmin yönetmeni...Bu adamacağız her filminde mutlaka kendine bir rol ayarlarmış:))Filmde ki berberlere de dikkat etmenizi öneririm. İki tanesini ben söyleyeyim, Jane'in Rusya'ya gelme nedeni olan makinenin adı Sibirya Berberi ki bu bir ağaç kesme makinesi, ikincisi berber ise askeri akademi öğrencilerinin çar için sahneledikleri Sevilla Berberi ve başrol oyuncusu Andrei bu operada berber rolünde... Hadi size kolay gelsin.
Ben filme 10 üzerinden 10 verdim...
Bir kıyak yapıp youtube'dan bir fragman da buldum.Filmin İdefiks de satışta olduğunu da ekleyeyim...





Not: Mine Hanım verdiğiniz linklerden filmi izlemeyi beceremedim.Daha doğrusu bu film indirme ve alt yazı yapıştırma olayını beceremiyorum. Güya kızlar bana bu konuda yardımcı olacaklar. Ama Zeya filmi üç kez izledim dediğinden beri izleme isteğim ikiye katlandı...

Sıra kitap da... Tezer Özlü'nün ; Eski Bahçe Eski Sevgi... Kitap önerirken hep düşünürüm ne kadar zor bir şey diye. Ben kendi tarzım kitaplar aldığım için , sonuç benim için genelde memnuniyet verici olur. Kendi evimde bile okumadığım ve okumayacağım en az 20-30 kitap vardır. Çünkü Naziş ve benim hatta Kocamın okuma zevkleri hiç uyuşmaz. Bazen birbirimize tavsiye ettiğimiz hatta silah zoruyla okuttuğumuz kitaplar olmuştur:) Mesela ben Uçurtma Avcısını kocama zorla okuttum ve çok beğendi. Şimdi Naziş'in bir kez daha okurum bu kitabı deyip bana tavsiye ettiği Esrarname var mesela okumam için sıra bekleyen. Tezer Özlü kitapları da böyledir. Tezer Özlü okumak için biraz onu tanımak gerektiğini de düşünmüşümdür hep. Ölümü hep yastığının altına koyan bu yazarın tüm hikayelerinde de ölüm olması kaçınılmaz bu nedenle. Ölüm yol arkadaşı gibidir onun için. Ama hep dediğim bir şey vardır. herkes bir kez olsun bir Tezer Özlü okumalıdır. Tarif ettiği yerleri, eşyaları görür gibi olurum ben. Bir tahta kapıyı tarif ederken , elinizi itip o kapıyı açacağım sanırsınız... “Kimseyle yaşlanmak istemiyorum, kendimle bile'' Diyebilen bir insandı O...

Bu günlük de bu kadar.