Dün sabah daha gözümü açar açmaz , -kocam- hadi gidelim oyumuzu kullanalım dedi... ben de gözüm ağrıyo dedim...karnım çok aç dedim...az daha yatıcam dedim... kahvaltı sonrası gittik netekim... Kocam , çok yağmur yağıyor kimse gitmez şimdi dedi , haklıydı ama ilginç olayların bizim kaderimiz oluşu burada da sahne aldı . Aa ne güzel çok sıra yok dedik ama önümüzdeki kadın birden evlenme cüzdanını çıkarıp , ben kocamın yerine de oy kullanıcam dedi... Olmaz hanfendi.. dolmaz hanfendi dedilerse de kadın daha yetkili kişi diye bağrınıp durdu... Bizden daha yetkilisi yokkk, kullanamzssın dediler... Vay ben ona sorarım, görün bakın ona neler yapaıcam diye söylene söylene gitti. Biz de oyumuzu kullanabildik sonunda...
Öğleden sonra ise bir nikaha katıldık... Hem çok eski dost... hem akraba... hem aile doktorumuzun kızın nikahıydı... Gamse'den çektiğini bir Allah bir O bilir:)) Nikah vesilesiyle bi sürü dost bir araya gelip, nikah dairesinin bekleme salonunda bir güzel sohbet ettik...

Eve geldiğimizde Kızlar acıktık diye bağırıştılar, bayram hazırlıklarımın son semeresi köfteler dondurucudan çıktı ve afiyetle yenildi... Ben sonra Zero'nun dünkü yazısına konu olan Sessiz Düğünü izledim... Çok ama çok beğendim... Bir ütü yapma sahnesi var , gülmekten öldürdü beni.İşte size her zamanki tavsiyelerimi bir kenara not edin derim ben... Mahallenizde bir internet cafeniz, bir berberiniz bir de kebapçınız olsun arkadaş:).


Sabah kızlar artık resmen okul başı yaptılar:))benimki de kader işte, okuttum okuttum , okullarını bitirdiler, yine okula gönderiyorum... Onlar gittikten sonra uyku tutmadı... Yeşil çayımı demledim ve taaa Gününçorbası yazarı Yeliz'de gördüğümden beri bir köşeye sotelediğim

Çok güzel bir sonbahar havası var dışarda... sanırım öğleden sonra bir koru yürüyüşü yapabilirim.