Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

3 Ocak 2009 Cumartesi

Sevdiğim Mekanlar

Parpaliden geldi bu Mim. Konu sevdiğim mekanlar.

Sevdiğim mekanları düşünürken en baş Kadıköy Alkım Kitapevinin içindeki Kahve Dünyasını koymalıyım dedim. Sepete almayı düşündüğüm kitapları koyup , Kahve dünyasına oturup fondümü de sipariş ettikten sonra kitaplarımı incelemeye başlarım. Bir taraftan okur bir taraftan da çileklerimi muzlarımı fondüye banarım.Buradaki partnerim genel de Nazlıdır.
Fondü nasıl amaaaaa

İkinci sevdiğim mekan İlmiyemin evidir hehehehehehe. Birlikte mutfağa dalar ne kadar kilo yapıcı sevdiğimiz yiyecek varsa birlikte hazırlarız. Hele O'nun lorlu biber kavurması vardır ki harikadır, Ay ağzım sulandı.

Sırada kokoreççi Mercan var. Kadıköyde Balık Pazarına çıkan sokak da .Gamsegamse ile alış veriş sonrası buranın balkona kenarına oturur, masayı midye dolmalar, midye tavalar ve kokoreçlerle donattırır aldıklarımızı inceleriz.


Yemek yemeyi sevdiğim mekanlardan biri de Çamlıca tepesindeki Çamlıca Et Lokantasıdır. Yaz akşamları boğaz ayağının altında , karşı kıyılar ışıl ışıl, tarihi mekanlar özel ışıkla aydınlatılmış, enfes yemekler eşliğinde sohbetin tadına doyulmaz hele de Meral Fatih ve Zuz da varsa başkadır keyfi. Kocayı unutmayalım tabiki o da var )). Burada yemek kaşarlı köfte ile başlar ve siz dursun servis diyene kadar, küçük porsiyonlar halinde her çeşit et yemeği gelir. Masa zaten zeytinyalılar ve mezelerle donatılmıştır.Ortaya koca bir tabak kızarmış patates istemeyi unutmayın. Etleriniz gelene kadar mink pidelerle tulum peynirinin tadını çıkarın ama fazla kaçırmayın ki etlere yer kalsın. Ha tatlı olarak da enfes künefesi var.
Bahçe restoran
Sonraki mekan yine Çamlıca daki Bahçe restoran. Elma ağaçlarının altında masalar kurulmuştur. Elmalar başınıza değer neredeyse. Masalar birbirinden ağaçlarla ayrılır. Üşüyene şal servisi de vardır. Bura da yöresel her yemek vardır. Mesela yediğm salatalık yani bildiğimiz hıyardan yapılmış etli dolmanın tadı hala damağımdadır.

Sırada Capitol dedi Sir Winston var. Zeya ve Ebru da bilir burayı. Capuccino eşliğinde yiyebileceğiniz süper chesecakeleri vardır.Sinema saatlerini burada bekleyin.Ya da alış veriş sonrası keyfi yapın.
Sir Winston


Farkındamısınız henüz Beyoğlundan bir mekan yazmadım. Eğer ayak üstü bir şeyler yiyip çıkmak isterseniz Sıra Selvilere dönüşteki Bambiyi tavsiye ederim. Ay bi de ıslak hamburger yiyeyim derseniz , (çocukluğumuzdaki adıyla leş hamburger) Kızıl Kayalar elbetteki. Ama ben her çeşit ülke yemeği yemek isterim derseniz hemen Bambinin yanındaki restoran idealdir. Ayselle benim ta lise yıllarımızda keşfettiğimiz bir yerdir.Macar köftesini tavsiye derim. Enginar dolmasıda enfestir. Onun dışında İstiklale gitmişken Çiçek Pasajına mutlak gidin ve Boncuk da bir akşam geçirip Çingene çalgıcılar eşliğinde Mihribanı söyleyin.
Kanaat lokantası Mutfak

Gelelim Üsküdar'a burada en sevdiğim mekanların başında Kanaat lokantası gelir. Dünyaca ünlü bir mutfağa sahiptir Osmanlı yemekleri yanında modern mutfak yemekleride vardır. Ama siz siz olun sakın burada talaş kebabı ve ayva tatlısı yemeden lokantadan çıkmayın.Buraya gelipde iskender kebap , döner gibi yiyecekler sipariş edene benim kocam gıcık olur heheheheh. Her yerde yiyebileceğiniz şeyleri burada niye yiyorsunuz diye benim kızlara başta olmak üzere söylev verir. Onlarda iskender sipariş edip sonra babalarının tabağına dadanırlar. Ramazan ayında asla rezarvasyonsuz gelmeyin ve kredi kartı geçmediğini de sakın unutmayın.
Cafer Ağa

Sultan Ahmet deki Cafer Ağa Medresesi içinde yer alan cafelerde sevdiğim mekanlardandır. Bir taraftan ebru çalışmaları yapanları izlemek bir taraftan da kanun dinlemek insana garip bir huzur verir.

Sıra geldi Ordu,ya. Boztepedeki restoran. Adını bilmiyorum , belki bir adı bile yok. Zaten bi tane. Oraya çıkıp yağlı yemek, Orduya bakmak. Gündüz eğer rastlarsa havada süzülen bir kartal görmekk breh breh.


En sona bıraktığım yer ise Fındıkzade Kızılelma caddesindeki, benim çocukluk gençlik evimin karşındaki Goralı. Goralı her yerde vardır ama. Asıl kaynağı burası. Dede Mehmet Goralı, Bulgaristanın Goralı köyünden gelmiş. Yaptığı sandviçe Goralı adını vermiş. Arasındaki malzeme kendi yapımları ve bir sır.içine ne konulduğunu anlayamazsınız müthiş bir lezzettir Nerede yerseniz yeyin eğer burada yeemdiyseniz asla bir GORALI SANDVİC YEMİŞ OLAMAZSINZ. Bizim evin karşısında olan bu mekana, eğer okuldan gelmiş ve evdeki yemeği beğenmediysem , hemen pencereye çıkıp parmaklarımla kaç tane sitediğimi işaret etmem yeterdi.
Goralı sandviçi Kosova göçmeni Goralı ailesinin 1961 yılında İstanbul'da kendi soyadlarını vererek açtıkları küçük bir büfede icat edilmiştir. Ailenin soyadı Kosova'nın Gora bölgesinden gelmektedir. Goralı ailesinin üyeleri olan Şehmuz, Kemal, Ertan ve Ercan kardeşlerin iştettiği büfe İstanbul'un Fatih ilçesinde bulunan Fındıkzade semtinde yer almaktadır. Aile 1960'lı yıllarda özel bir köfte, turşu ve Rus salatasını tost ekmeği içine koyup tost makinesinde ısıtarak Goralı sandviçini icat etmiş, zamanla sevilen bu sandviç çeşidi önce İstanbul'un diğer semtlerine sonra da Türkiye'nin diğer illerine yayılmıştır
kaynak:vikipedi

Yazdıkça yazasım geldi yav, en iyisi bitireyim.