Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

28 Mayıs 2010 Cuma

Dün binmiş arabaya gidiyorum, tam Kuyubaşı'ndayım, zırrr telefon- abla sana geliyorum, akşamda kalıcam - hohohoooo dedim, ben 10 dk ya kalmaz senin evinin yakınlarından geçicem, sen caddeye çık , katıl bana... Arayan Zuz tabii... Yok dedi, ben akşam kalacağım için, yarın giyeceklerimi de ayarlayıp öle çıkayım, sen adresi ver...

Veee Zuz'da düştü peşime... İlmiyem^in oturduğu sokağa girer girmez notumu verdim zaten, iki tarafı ağaçlı , yemyeşil bir sokak... huşu içinde, çiçekli balkonlar veee sessuzlukkk... Eve girdim masa hazır, mutfak da çay fokurdamakta... mercimekli köfteler , patatesli gözlemeler, ilk kez yediğim abugannuş, çikolatalı pastalar ve akılama gelmeyenler... Zuz gelene kadar ben balkonda bir çay sefası yaptım zaten... Gelince de yumulduk...Naziş de katıldı sonra bize...

Akşam eve dönüş de Zuz sen çoktandır kıymalı poğaça yapmadın bize dedi... E ne yapalım Aşk-ı Memnu özetinde poğaça yaptık, dizi bitmeden de çayla yedik.
Biz Zuz'la gece üçe kadar oturmuşuz kardeş kardeş... sabah da kahvaltı yaptık yine kardeş kardeş... poğaçalar eskisi gibi kıtır kıtır olmamıştı, ne kadar yumşaktı dedim, kızarsın diye söylemedim dedi... ama aynı anda üç taneyi de yuttu...