Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

14 Eylül 2011 Çarşamba

Bu gün ama ne gün


Bu sabah Alplerden bir konuğum vardı... Butterfly nam-ı diğer Asis , kısacık İstanbul ,gezisinde bir gününü bana ayırmak zarifliğinde bulundu... Sabah kahvaltımızı Kuzguncuk'da benim deniz balkonumda yaptık...Önümüzden vapurlar, tekneler, koca koca şilepler geçerken, martılar üzerimize üzerimize pike yaparken biz Asisle çaylarımız , simitlerimiz ve İstanbul'un en güzel poğaçalarını yapan Dilim Pastanesinin poğaçalarıyla kahvaltımızı yaptık... Dilim pastanesinin bir özelliği de adres tarif edilirken bolca kullanılmasıdır... Dilim pastanesinden dön... Dilim pastanesinin önünden karşıya geç gibi:)

Kahvaltımızı yaptıktan sonra kahvelerimizi içmek için Hayat Kahvesine geçtik... Ama bu arada tüm ara sokaklara daldık çıktık... Bu gün aynı zamanda Kuzguncuk da pazar vardı... Kahvelerimizi içtik yanında gelen organik ballı keke hayır demedik...Sohbetimiz ise baldan tatlıydı...

Hayat Kahvesinden çıkınca yalılar boyunca yürüye yürüye Koru'nun Paşa Limanına açılan kapısına geldik... Koruya girip Bordo Köşkde soluklanma ve soğuklanma molası verdik:) Aaaa bi baktık , saatler geçmiş farkında olmamışız ve acıkmışız... Bu kez Fethi Paşa'nın Beyaz Köşk'üne geçip öğle yemeğimizi yedik... Çok kalabalıktı ama aksar diye düşündüğüm servis neyse ki aksamadı...Yemek için her zaman tavsiye edebileceğim bir yerdir, hem ambiası iyidir, servisi ona keza ve fiyatları da ehvendir... Heheheh Başbakan ha bire Arapça sesleniyo ya Arap illerinden ben de azcık katkıda bulunayım dedim. Ehven mehven.))Yemeğimizi yedik, sohbetimizi ettik... Ben kulakları çınlasın Ataletim'in , Asis'in sigarasından bir sigara da orada telledim...

Sonrasında da sahil boyu yürüyerek Üsküdar İskelesine geliş ve Asisimle bir daha ki Türkiye ziyaretine kadar vedalaşma vakti...Canım Asis yine her zamanki gibi ağzımızı tatlandırıp, gönlümüzü şenlendirmiş ince zevkiyle ama en özeli, artık koruma altına alınan İsviçre dağ çiçeklerinin tohumları ve çimlendirme aparatları... Boyları 5cm olunca saksılara alınacakmış. ama inşallah bir aksilik olmaz ve becerebilirim...Alplerde açan yıldız şeklinde beyaz çiçekleri olan, bizim dört yapraklı yonca gibi şans ve uğur getirdiğine inanılan bir çiçekmiş.Güneşe en yakın açan çiçek olarak anılıyormuş... Bu konuda Mine Hanım'dan yardım isteyeceğim.

Eve geldim , Asis en çok ihtiyacım olan şeyi bulmuş, bilmiş ... bitkisel enerji çayı...bardağımda ve kutusunda Süper Mum yazıyor))).Çayımı yaptım yazmaya öyle başladım.

Asis'den ayrılıp eve gelmek için dolmuşa bindim.. Arka sırada oturan hanım, Lale Hanım dedi-evet dedim... Yazılarımı okuyorlarmış ailece. Filiz Hanım ve Kızı Ece...ikinize de çok teşekkür ederim gönlümü hoş ettiniz sizi tanıdığıma inanın ben daha çok memnun oldum...

Bu akşam ilk vizyon filmimizi izledik...Bu günün üstüne cila oldu... Dün akşam haberlerin sonunda yeni vizyona giren filmlerin tanıtımı vardı... Bu filme fragmanından çarpıldım... Tam dişime göre bir film dedim ve öyle de oldu... Beğenenler olacaktır, beğenmeyenler olacaktır... Tamam bu yıla damgasını vurmaz ama ben çok beğendim hatta sonunda salya sümük ağladım...Hafiften fantastik bir öğesi de olan bir film... Bu filmi izlerseniz pişman olmazsınız kategorisine koydum...Konuk oyuncularının tanrı rolünde Woopie Goldberg ve Marley'in annesi rolüyle Kathy Bates'in yer aldığı 'Bir Tutam Cennet' filmi, hem güldürüp hem de ağlattı beni...Kate Hudson Goldie Hawn'ın kızı olup Kurt Russel'in endazesinden geçtiğini hiç inkar etmedi... Hep iyi oyunlar çıkardığını düşündüm, BEN...Babası da sanatçı ama Kurt Russel'i hep öz babası gibi sevdiğini söylemiş... Bu kadar magazinsel bilgi yeter...


Ve bir şiir, dünkü şiirli yazım üzerine Turuncu Sıcacık Umut Dolu'dan geldi... O kadar güzel ki, sizlere de ulaşsın istedim... Hiç tanımadığım bir şairden Onat Kutlar'ın çevirisiymiş aynı zamanda...Furuğ Ferruzad ile tanışmak bu sabaha kısmetmiş...Eğer Turuncu ve Sıcacık'ı ziyaret ederseniz; şairi nasıl keşfettiğinin hikayesini ve Furuğ Ferruzad hakkında geniş bilgi alabilirsiniz. Ve ne kadar da güzel bir kadın olduğunu görürsünüz...

Üşüyorum
Üşüyorum ve sanırım artık hiç ısınmayacağım
Ey sevgilim! Ey tek sevgilim "kaç yıllıktı acaba o şarap?"
Bak burada
Ne kadar ağır zaman
Ve nasıl kemiriyor balıklar benim tenimi!
Niçin hep denizin altında tutuyorsun beni?
Üşüyorum ben ve sedef küpelerden nefret ediyorum
Üşüyorum ve biliyorum
Bir yaban lalesinin kırmızı düşlerinden
bir kaç damla kandan başka
Hiç bir şey kalmayacak yerde.

....

Yeniden tarayabilecek miyim
Saçlarımı rüzgarla?
Menekşeler dikebilecek miyim yeniden bahçelere?
Ve pencerenin ardında duran
Gökyüzüne sardunyalar dizebilecek miyim?
Acaba yeniden dansedebilecek miyim kadehler üstünde?
Kapı zili çağıracak mı beni yeniden bir bekleyişe?

"Artık bitti" dedim Anneme
"Düşünmeye fırsat bile kalmadan olur olanlar...

..."

Soğuk Mevsimin Başlangıcına İnanalım şiirinden..