Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

20 Ocak 2015 Salı

kitaplı filmli yazı

Ordu seyahati ertesi hemen Zuz geldiği için günler  bi haldur huldur geçmekte... Gece herkes yattıktan sonra biz uzun uzun oturmaya devam ediyoruz, ben kitabımı okuyorum  o da ya okuyor ya da bir şeyler izliyor... Saate bakmasak neredeyse sabahlayacağız.

Mahzun  Kırmızıgül'ün son filmi ''Mucize''yi birlikte izledik. Hikaye baştan biraz zor ilerlese de görsellik muhteşemdi ve mutlaka sinemada izlenmeli... Aziz karakterini oynayan oyuncu muhteşem bir oyun çıkartmıştı. Müzikler de güzel olunca, çıkışta pişman olmadık.



Film demişken artık Oscar adayı filmleri izlemeye başlayacağım. Zeten bir çoğunu izlemişim , Ekim ayında izleyip sizlere de tavsiye ettiğim Boyhood en kuvvetli adaylardan biri... Geçen yıl tüm tahminlerimin tuttuğunu da hatırlatayım bu arada :)

Kitaplara gelince ilk kitap; Bibliyomanyakların ocak ayı okuması olan ''Kafamda Bir Tuhaflık/Orhan Pamuk'' okundu ve de yazıldı... Bu kitap ile ilgili yazımı oradan okuyup yorum bırakırsanız sevinirim... Hatta aranızda okuyanlar varsa, kendi görüşlerini de yazarlarsa  ballı lokma tatlısı olur...TIK



Bu iki kitap da Ordu'ya giderken yarım bıraktığım kitaplar...'' Bir Gençlik'' hatta bir kaç sayfası kalmış. Çok beğendim. Bu yılın Nobel Edebiyat  Ödülünü alan Patrick Modiano'ya ait...Paris'te yolları kesişen Odille ve Louis'in rastlantılarla dolu hikayesi...
Yekta Kopan'a  ait ''İki Şiir Arasında'' ise bir öykü kitabı... Yekta Kopan öykülerini hep sevmişimdir zaten.Onun acelesi olmayan hayatın içinden öykülerini kendime yakın hissetmişimdir. Yani birine bir Yekta Kopan kitabı tavsiye ederken en azından bir kaç öykü hoşuna gidecektir diye düşünürüm...

Bu kitabı  yani Tarçın Dükkanlarını alırken YKY de ki adamın bakışını unutamıyorum. Çünkü biri kendime diğeri hediye olmak üzere üç tane aldım :)İçinde dört uzun hikaye olan Bruno Schulz'un bir kitabı...
Hediye aldıklarım  sevdiler mi bilemiyorum ama ben Tarçın Dükkanları hikayesini çok sevdim. O çocuk karanlık sokaklarda dolaştıkça, binalara girip çıktıkça sanki onunla dolaştım....Ayrıca kendisine ödül kazandıran Kum Saati Burcundaki Sanatoryum adlı öyküsü de bu kitapta...

Gelelim gezmelere tozmalara...Zuz ile iki gün evde oturduk. Otururken tablolarımın yerini değiştirdik. Çok sevdiklerimi daha göz önüne çıkarttık falan...Bir gün sinemaya gittik. Bir gün Üsküdar'a yürüyüp hurma ağacının altında  kahve içtik. Gelirlen yün aldık o gece Zuz hepimize  boyunluk ördü. Çok kullanışlı bir şey soğuk havalarda insan ağzına burnuna da çekebiliyor.
Pazar günü yani dün sülale boyu DSİ Çamlıca tesislerinde buluştuk.  Gece 11 de döndük eve... Ye ,iç tekrar okey masasına dön, sıkılınca ormanlık alanda yürüyüş yap şeklinde geçti gün... 
Orada anlamadım ama eve geldiğimde kendimi çok yorgun hissettim...

Bu kada