Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

17 Haziran 2011 Cuma

akşamlardan cuma

Bu gün ev ev ev dedim ya... Sözümde durdum hatta balıklama daldım eve... Biraz ince iş yaptım... Hani sizden başka hiç kimse asla yapamaz ya öyle işlerden işte... Kocamın giymediği ve atmalara vermelere kıyamadığı yağmurluğunu dıştan görünmeyecek şekillde paketleyip yolladım. Adamda bir depoculuk bir arşivcilik ruhu var şaşrsınız. Geçen yıl bu eskileri atmazssan , eskinin olumsuzluklarını da hep taşırmışsın yaşamında diye bir beylik söz edip, evrak dolabını temizletmiştim: Çıkan kağıtları görseniz şaşrsınız. Bu yılda eskiler çıkamalı ki, yeniler gelmeli sloganıyla yürüyorum üzerine...

Kızlar karneleri verip eve geldiler ve gittiler. Biu akşam ki programım önce TRT1 de oynayan Başrol'de Aşk'ı izlemek sonrası kitaptır, filmdir, çaydır , kahvedir şeklinde olacaktır. Filmimi seçtim. Haziran ayında Moviemeks' Festival'de Ferzan Özpetek filmleri oynuyor onları izliyorum. Bu geceki BİR ÖMÜR YETMEZ. Cahil Periler, Harem Suare ve Serseri Mayınlar bu haftanın filmleriydi. İzlemiştim ama yine zevkle izledim.

Cancan'ı çok özledim. Kaş'da tatildeler. Telefon açıyoruz. Şimdi başkalarına bakıyorum, şimdi makarna yiyorum gibi mazeretlerle telefonda bizi başından savıyor.Geldiklerinde de biz gidiyor olacağız... Bakalım bir görüşme ayarlayabilecekmiyiz o arada...

Akşam yazısı bıurada sona erdi... sonra belki yine uğrarım...

bu gün bu sabah dün

Sadece İstanbul değil, Türkiye'nin her tarafında geç kalan bahar yağmurlarını yaşıyoruz...Bence sakıncası yok... Denize gitmeyecek , güneşlenmeyeceksek sıcak olmasın...gezelim serin serin.... Bu süre giden nemli havanın en güzel etkisi çiçeklere özellikle de sardunyalara oldu. Eskiden Türkiye'de görmediğimiz aşağı doğru sarkarak büyüyen sardunyalar bize Sardunya adasındaymışız gibi bir hava verdi... Gözlerim evlerin balkonlarında , pencerelerinde dolaşıyorum bu nedenle ...öyle güzel ve renkliler ki...

Sürpriz doğum gününün gecesi Zuz'da kaldım... Ertesi gün zaten O'nunla caddede bana elbise bakacaktık. Gece geç saate kadar oturunca , sabah geç kalktık.Bir ara Zuz'un ev işlerini halleden Emine gelince uyandım... balkona çıkıp yeşil çay içtim...gözlüğüm yanımda olmadığı için kitap okuyamadığım için biraz daha uzanayım dedim uyumuşum... Sonra Zuz'la başbaşa kahvaltı ettik ve dışarı çıktık. Malesef benim beğendiğim elbiseleri beni beğenmedi, beni beğenenleri ise ben beğenmedim. Yağmurda başlayınca daha vakit var deyip vaz geçtik.Benim bir tek elbse alacağım günler kendimi kilolu bulmam onun dışında da hiiiç aldırmamam dolayısıyle bu elbise işi biraz uğraştıracak. Çünkü özel bir şey arıyorum. Çünkü yeğenimin nişanında giyeceğim çünkü nişan havuz başında ben olayım yar yar şeklinde olacak, çünkü benim yeğenim benim eski bir arkadaşımın oğluyla nişanlanıyor o yüzden bi sürü eski okul, mahalle arkadaşımız gelecek v.s v.s. Size anlatmayı unuttuğum bir şey var. Naziş'in yıl sonu gösterisine gittiğimde Naziş; anne gel seni bir velimle tanıştıracağım, seninle yaşıt ve Ordu'lu...Tanıştırdığı kişi ile aynı ilk okulda okumuşuz , sınıflarımız karşılıklı... O erkek basket takımında oynamış , ben tab iki kız takımında... ikimizde bando takımındaymışız....Biz erkek basketçilerle birlikte yemek yerdik, çoğu çalışmaları birlikte yürütürdük... Tanıştığım veli, şu anda Türkiye'nin en önemli kurumunun başkanı... Pınar senin mesleğinin adli kısmının başkanı:))) ama ben onu tanımadım heheheh o beni çok iyi tanıdı.... Kafamda öyle bir resim yoktu, zorladım... tüm takımı gözümün önüğne getirdim. Bir sürü ortak arkadaştan konuştuk ama yok , hatırlamadım.... Babasıyla dedemde sıkı arkadaşmış hatta... neyse işte böyle ...ipin ucu kaçtı ben neden bu konuya girmiştim. hah eski arkadaşlardan ....ay ben büyürken onlar yerinde saymamıştır ya :)))Ama gitmeden önce biraz albüm bakarım....

Zuz'dan ayrılıp eve geldiğimde ,haliyle evde kimse yoktu... Canım yemek yapmak istemedi... makarnamız vardı bir de kayısı kompostomuz.... menemen yaptım koca bir tava dolusu.... ama kocam eve gelirken kızarmış tavuk almış ...onu o yüzeden dolaba koydum ...iyiki de yumurtasını kırmmaışım...

Akşam aile boyu Fatmagül izledik... Kerim'in Suçu Ne? olarak sezon finali yaptı... Yatarken biraz kitap okudum... Ebrucuk'un hediyesi ; Evrenden Torpilim Var...95.baskısını yapmış. Bu kitabı Ebru ile çok konuşmuştuk aramızda ama ben bir türlü okuyamamıştım...Çok keyifli başladı...Yoksa ben bireysel gelişim kitaplarını sevmem ama bu çok farklı....Okudukça , konuşuruz hakkında...
Gamse dün akşam çok güzel bir haberle geldi.... Bunu sonraki günlerde paylaşacağım.
Bu günkü programım ev ev ev...