Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

12 Ağustos 2010 Perşembe

Önümüzdeki yaz daha sıcak olacakmış dedi, Gamsegamse... Yok ya dedim, kim dedi... cevap; Kuaförüm. Söyle kuaförüne gelecek yaz için şimdiden bana stres yapmasın dedim... Son 130 yılın en sıcak yazını yaşıyormuşuz, yani 130 yıl önce böyle bir şey yaşanmış eeee yani ilk değil. İki yıl önce çok kurak bir yaz geçirince , bir daha yağmur yağmayacak sanmamışmıydık... her şey güzel olacakkk , enseyi karartmayın... ne güzel sonbahar gelecek... amaaaam bir daha yaz gelse yaz gelse dediğinizi duymayayım. Ayının kırk hikayesi varmış, kırkı da ahlat üzerine... ben de hangi bloğa baksam ilk gördüğüm şey sıcakkkk...En iyi yaz iki haftadırrr o kadarrrr.

İki gündür kitap gazete okumadım... gazeteye internetten baktım bir ara. Oruç iyi gidiyor... Sahurda bir şey yiyemiyorum... İftarda da öyle ama sonra bir çay içince açılıyorum, Allah ne verdiyse:((( O yüzden hep hafif şeyler yapıyorum , mesela iki gündür tatlı yapmadım.

Biraz tv izleyip , biraz da okumaya çalışacağım sonrası Gamse'yle takılırız. Naziş yok bu akşam... arkadaşlarıyla iftar yapacak sonrada Zuz'a geçecekti... artık yarın akşama ancak gelir.
Serin serin bir akşam , gece diliyorum hepimize...

bi de son not: ya arkadaş önce izlemeye alıp sonra vaz geçmeyin yav... motivasyonum bozuluyor:).. ne oldu yani şimdi izlemeye değecek bir şey yok mu demek oldu... Ben ta başından , beceremeyeceğimi bildiğim için kendime bir izleyici gageti eklemedim... Beceremem onu izledim bunu izlemedim olmasın dedim yani sırf ondan... başka bir şeyden değil valla... Yoksa birbirimize yorum yazmadığımız, birbirimizin arkadaş listesinde olmadığımız halde sürekli okuduğum bloglar benim de var yani yani...
Zamanı yavaşlattım... kanım bile daha ağır akıyor damarlarımdan... yavaş yavaş yürüyorum hatta ama hala yüksek sesle konuşuyorum... Bu bir alışkanlık ... yıllarca makine sesleri arasından sesini duyurmaya çalışmanın sonucu.

Bu gün ikinci günü ramazanın , şimdilik çok iyiyim iyiyiz... dün akşama doğru , kocamın kafasına sigaranın vurduğu hareketlerine yansıyınca ... ay bi duman çekse de rahatlasa dedik o kadar. Henüz sahura kalkmaya alışamadım... resmen sürünüyorum... Baktım kacam kalkmış çay suyunu koyuyor... Gamse tıkır tıkır hazırlamış yatmadan önce masayı... Naziş herzamanki gibi çamura yatmış:)) ben de yattım çamura :))) hazır masaya kuruldum. Ama iftarda da ben koşturdum onlar için gerçi sonuçda kahvaltıya yumulduk hepimiz... sıcak pide , tereyağ, bal, sıcak pidenin arasına kaşarı göm olayı. Yani dün akşamın yemekleri bu akşama da kaldı... belki accık bir ilave yaparım o kadar.

Eskiden ramazanlarda daha mı güzel olurdu tv programları ne... iftara doğrular... yemek programları ... bunlar hala orucu bozan şeylerdeler... yahu 600 küsür senedir oruç tutuluyor bu topraklarda hala mı? ya hala mı??? kusura bakmayın üç soru işareti anca kesti.


Kızlar pazartesi günü seminer dönemine giriyorlar artık... Bizim için eğitim öğretim dönemi başladı... Öğrenciler içinse daha bir ay var.

Bu yazıyı da burada bağlıyorum. Düzenlemelerle ara ara gelirim...

not:
Menekşe Hanım, benden buğday alerjisi olan biri için yemek tarifleri istemişsiniz... Ama ne tür tarifler istediğinizi yazarsanız daha iyi olur...