Pırıl pırıl bir güneş var ama hiiiç dışarı çıkma modunda değilim... Açık pencereden sürekli ağlayan bir çocuğun sesi geliyor. Hani ısrarla bir şeyi yaptırmak isterde ağlar ya çocuklar, işte öyle bir ağlama şekli. Çünkü arada söyleniyor. Hem ağlıyor, hem söyleniyor:)))
Saatleri ileri aldık, bir süre bunun uyumsuzluğunu yaşarım ben...
Erikler çiçek açtı... Gelin ağaçları diyorum ben onlara... tuza banıp banıp erik yeme vakti geldi
ama hiç bir erik Ordu'da ki Memet Amcanın( Mehmet değil Memet Amca) bahçesindeki erikler

Dün mahalle içi, sokak arası bir markerte girdik, karidesli ramen bile vardı. Harika içli köfteleri, arnavut ciğerleri , kadınbudu köfteleri vardı. Anadolu yakasının her tarafına servis verdiklerini söylediler. Adınıda ilk kez duydum. Harman Marketler zinciriymiş...
Akşam Gamse benim okuduğum kitabı merak ettiğini ona okumak istediğini söyledi. Amak-ı Hayali yani. Çaresiz verdim. Yeni bir kitaba da başlamak istemediğimden, 1001 Hayat Masallarından bir hikaye okudum. Yazarı Falih Mahdi. Paris'te yaşayan bir Bağdat'lı...
Batı kültürüyle Arap şiirselliğini birleştiren bir yazı dili kullanan Falih Mahdi'nin kahramanları, şiddetin gündelik yaşamın gözeneklerine sindiği, yoğun devlet terörü altında neredeyse ruhunu yitirmiş bir ülkeyi saran deliliğin örnekleri olarak karşımıza çıkıyorlar. İnsanın kendi köklerinden kopuşunu irdeleyen bu trajik roman, Iraklı bir entelektüelin Bağdat'tan Bombay'a, oradan Paris'e uzanan yolculuğunu, içerdiği tüm acı ve hüzne karşın, ateş başında yapılan bir sohbet tadında anlatıyor.
Kendi memleketinde sürgünü, sürgün gittiği Batı'da ise dışlanmayı ve yabancılaşmayı yaşayan Anlatıcı'nın peşine takılıp dolaşırken, Binbir Gece Masalları'nın kenti Bağdat'tan geriye bugün ne kaldığını acı acı düşünmeden edemiyor insan...'(arka kapak)
Bizim pazarımız işte böyle usuldan usuldan geçiyor, ya sizin ki??
fonda Esmeray , Unutama Beni diyor