Gamse, okuldan eve hasta geldi, daha doğrusu Capitol'den diyelim. Bu çok hasta kızımız , okuldan eve direk gelmeyip, kuzenleriyle buluşup gezip tozup öyle geldi:)) Cereyanda kalmış, her tarafı kırılıp dökülüyordu.Hemen ültimatomumu verdim, bu hafta sonu hiçbir program yok, sadece dinlenme var dedim. Cumartesi günü kimse evden çıkmadı, uzun kahvaltılar, öğleden sonra pizza partisi, yüzme kursundan dönen Cancan ve Uras'ın ziyareti, film izleme ve kitap okuma şeklinde geçti.
Film çok eğlenceliydi, eşcinsel arkadaşı ile aynı evde yaşayan kızceyizimiz, çocuğunu çocuğunun babası ile değilde eşcinsel arkadaşı ile büyütmek istedi. Arkadaş da baba olmaya pek özenince işler karıştı. Bu sırada hamilemiz adama bi de aşık olup, onu erkek sevgililerinden kıskanmaya başlayınca işler karıştı. İlle de eğlenceli bir film izlemek isteyenlere öneririm. Yalnız bu filmin orjinal adını bulamadım. Baş rolde oynayan Jennifer Ariston'un adını hatırlayamayıp, Brad Pitt'in sevgilisi diye arama yapıp bulmuş olmaktan da hicap duyarım. Halbuki pek severim Jenny'i:))

Çaylarımızı içtikten sonra sahilden Fethi Paşa Korusuna yürüyüdük ve Korunun içinden geçerek hem çok güzel bir sonbahar yürüyüşü yaptık, hem 100 yıllık sakız ağacı altında biraz aletli jimnstik yaptık hem de üst kapıdan kendi mahallemize çıktık.
Bu arada hafta sonunu iki film ve bir kitapla kapattım... Birini söyledik yukarda diğeri ise (Bizim Gibi Olanlar-People Like Us...Hani öyle izlemezseniz küsmem ama filmi beğendiğimi söyleyebilirim...Hatta izleyin bilem derim:)) Ailesinden ayrı, uzakta yaşayan bir satış elemanıdır. Günün birinde babasının öldüğü haberini alınca eve geri dönmek zorunda kalır ve ondan kalan herşeyi düzene sokmak ister. Fakat şimdiye kadar varlığından bile haberi olmadığı kız kardeşiyle tanışan Sam için olaylar daha farklı boyut kazanır. Artık ailesi için bir şeyler yapmayı düşünmeye başlar.Gerçek bir hayat öyküsünden alınarak beyaz perdeye uyarlanmış...
Kitap, Orhan Bahtiyar'ın yazarı olduğu ''İDEON'' olacaktı ama kitap kaptırılınca ''Asma Pansiyon'''a dönüldü... Lizbon'dan sonra Bozcaada iyi geldi...Işıl Şenol Asma Pansiyon'u , denize bitişik balkonunu öyle bir anlatıyorki, kalkıp gitmek o pansiyonu aramak işten değil... Asma Pansiyon tam da Zuz'un pansiyonu gibi beş odalı, reçellerini kendi pişiren Madam Yenola var aynı bizim Zuz gibi... Sanki sadece mekan değişikti, Cunda değilde Bozcaada idi... Kitabı okurken, Asma Pansiyon değilde Adali pansiyondaydım... Zuz kalktı, kahvaltıları hazırladı, reçelleri kaynattı sanki...Ben o pansiyonu da orada yaşayanları da çok sevdim...Yol ayrımında bir yön seçip de diğer yönü düşünerek geçen bir ömür mü? seçtiğin yolda mutluluğu yakalayabilmek mi? sorsunu hiç sormazmıyız kendimize ,işte bu soruya cevap da var bu kitapda...Kitaptan sizler için bir kaç da alıntı cızıktırayım şuraya da tam olsun...

Rahat vicdan, en rahat yataktır...
İnsan ümidini kesince. beklemeyi bıraktığı herşey gelir düşer , kollarına..
Ağaç düşünce yakınına yaslanır...Yakınında olduğumu bilsin yeter...
ve de bu şiir;
Unutma, sen yine sardunyalara
Su ver, ben yokken
Unutma gazeteleri oku, kahvaltı ederken
Haberleri dinle, saat başı lütfen
Sen ki acı çekmenin en kibarını bilirsin
Sen ki mum gibi, içine içine erirsin
Sen
Gelelim bugüne , bugün yine biraz kışlık tarifler üzerine çalıştım ve şahane bir fesleğenli domates sosu yaptım...İster kahvaltıda , ister etlerin yanındaisterseniz de makarna sosu olarak kullanın...keyif sizin...Öyle güzel olduki kavanozlara yerleştirdikten sonra tencerenin dibini ekmekle sıyırdım:))
Peki sosu nasıl yaptım... Aha da böle yaptım:))
iki buçuk kg domatesi soydum ikiye üçe böldüm tencere koydum, pişmeye bıraktım. Domatesler iyice yumşayınca el blendırı ile bzıtladım. Bu usul daha kolay oldu... Bir çorba kaşığı tuz atıp bir saat kadar kaynattım, siz domateslerinizin sululuk oranına göre sosunuzun kıvamını ayarlayın...Sos koyulaşınca, incecik doğranmış fesleğen,bir çay bardağı zeytinyağ ve bir kaç diş sarımsak ve de bir çorba kaşığı sirke ilave edip 10 dk daha kaynatıp, kavanozlara yerleştirdim. Kavanozların ağzı sıkıca kapanıp, ters çevrilip böyle bir gün bekleyecek...
Oki yine çok faideli bir yazının sonuna geldik... İki film, bir kitap, bir kışlık tarif daha ne olsun yav, bundan iyisi Şam'da kayısı...