
Dün gece Ataletin attığı fitile rağmen , Ferhan Şensoy'un kitabını bitirdim:)) Ferhan Şensoy hayatımıza tam olarak 1978 de bizim sınıf adlı tv dizisi ile girmiş... Perran Kutman'lı, Ayşen Gruda'lı bir diziydi hatırladığım

kadarıyla... Kitabı okurken şöyle düşündüm. Hani roman yazarken bir kurgu vardır. O çerçevede yan öğelerle de beslenerek ilerler kitap, ama Ferhan Şensoy okurken .. insan beyninin üretimine de tanık oluyorsunuz...Tam ifade edemedim ama böyle bir şey düşündüm işte.

Sözünü edeceğim film ise Zeya'dan geldi... Gökçe Ada manzaraları, üzüm bağları falan deyince, takıldı aklıma... ara tara ara tara bulundu:)'''RİNA''. Bu film yabancı bir film olsa , görselliğini,hikayenin naifliğini yerlere göklere sığdıramayız ama yerli film olunca yine kıyıda köşede kalmış.Filmi izlerken hemen Gökçedaya gitmeliyim isteğine kapılıyorsunuz... Mesela ben:)) Havalar bi düzelsin istikamet Gökçeada sokakları... Benim için filmde Cezmi Baskın'ın oynaması bile geçerli not alma nedenidir. Bizimkiler dizisinin İbrikçisi rolünde keşfetmiştim O'nu ... Bir de komik bir hikayemiz var. O yıllarda meğer teyzemlerin evinin karşı apartmanının terasında oturuyormuş bir arkadaşıyla. Tam teyzemden çıkınca kapıda karşılaştık. Yanımda da Eniştem var- Bak Lale İbrikçi dedi.. Ben kem küm... Figüran bunlar daha dedi. Ya Enişte sus adam burnumuzun dibinde duyuyor desemde nafile gülümseştik geçtik. Aynı gün öğleden sonra bu kez kuzenim Ahmet'le dışarı çıktık. Tesadüfe bakın önümüzde İbrikçi:) yürüyor. Bizim Ahmet bağıra bağıra- Lale abla bak İbrikçi dedi... Cezmi Baskın döndü baktı, dedim ki- merak etmeyin ben ben, aynı Lale.
Bu gün Cancan günü, hava da yağmurlu ama şimdi O, yağmur çizmelerini, yağmurluğunu giyer gelir. O^nu hiç bir şey durduramaz , bir kere marketin yürüyen merdivenlerinden inip, pastaneye uğramadan , asansörle geri çıkmadan rahat edemez. Çorbasını dün akşamdan pişirdim. Tavuk haşladım. Suyuna pilav yapacağım. Biraz önce aradı çobaa dedi zaten.
Sabah yayını sona ermiştir... Lalenin Bahçesi iyi günler diler...