Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

15 Nisan 2009 Çarşamba

İlkokulda ne zaman öğretmen serbest resim dersi yapsaydı. Ben hemen sayfayı çaprazlama kesen bi dere çizerdim. Derede de mutlaka ördekler yüzerdi. Aslına bakrsanız hiç derede yüzen ördek falan da görmemiştim hayatımda. Üçgen çatılı bir ev olurdu dere kıyısında , çiçekler açmış, ağaçlarda elmalar kıpkırmızı olurdu , yani görünüşe göre yaz mevsimi ama benim evin bacasından da mutlaka dumanlar çıkardı. Bulutlar masmavi, arkada bir sıra dağ, dağın arkasında güneş. Bu şablon yıllarca değişmedi. Bir ara evi büyüttüm, kapıyı da yan tarftan açtım, tavana kiremitler dizdim,pencerelere çiçekli perdeler koydum. Bahçeyi çitle çevirdim. Sanırım biraz büyüdükçe daha bi güvenliğe aldım evi :))

Bir yerlerde öylesine dururken , eğer önümde bi kağıt ve de kalem varsa dikkat ettim ya hep çam ğaçları çiziyorum ya da iç içe geçen şal desenler. Hiiç de bi anlam yüklemeye kalkmadım bunlara yok ilerde bi dere kenarında evim olsun, derede ördekler yüzsün , hadi elma ağaçlarım da olsun, bacam hep tütsün, evime gelirken çamlık bi yoldan yürüyeyim diye düşündümm taaa ilkokulda iyi de peki bu şal desen ne. Bu ev de yaşarken şal desenli elbiseler mi giyeyim dedim dersiniz.

Hani şu dergilerdeki testler var ya onları hep çözerim de niyeyse sonucuna bakmaya hep üşenirim. Bi kez yalan olmasın bi testte önceki hayatımda şarap üreticisi olduğum ve Paris te yaşadığım sonucu çıkmıştı.

Bu yazının sonucundan bir şey çıkmasını bekleyen ya da yazıyı bir şey düşünerek yazdığımı düşünen varsa yok valla, çarşamba sayıklamaları deyin...