Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

12 Temmuz 2011 Salı

Biz Heybeli'de ...

Bu gün benim pabucumun dama atıldığı günün yıl dönümü....yani Zuz'un doğum günü... Bir gün sokakta oynarken; Lalenin pabucu dama atıldı dediler, alık alık ya da bön bön baktım. Damlarda pabuç aradım,, inşallah kırmızı rugan olan değildi,r atılan dedim. O'dur budur , ne o sözü unuttum ne de mahallede ki lakabıyla, gatır Necmiye'nin yüzünü....

Bu gün Heybeliada'da kahvaltı ile yaptık ilk kutlamayı, geceki kutlamaya ise bizi temsilen kızlar katılıyor. Bu kutlama hazırlıkları Gamse ile benim aramı açtı:))Elbisesinin balon eteğini hizaya sokamadığım için:)

Önce Heybeliada'dan başlayalım. Biz yani Kocam ve ben ayrı, Zuz ve arkadaşı Melek ayrı vapurlarla gidip Heybelida'da Terk-i Dünya Restoranda buluştuk. Bu Terk-i Dünya ismi adadaki manastırın ismi aynı zxamanda...Sıkıcı olacağını sandığım çok eğlenceli bir saatlik ,bir vapur yolculuğu yaptık. Vapurda bir kaç türk dışındaki yolcu; üç tur otobüsü dolusu Pakistanlı ve bir kaç da İranlı idi...Biz ortalarında azınlıkta kaldık. Bir de vapur kalkana kadar düğün fotoğrafçıısı gibi tek tek önümüzden geçerek kamera kaydı yaptılar.O kadar rahatlar ki, adam gözümüze baka baka kayıt yapa yapa önümüzden geçiyor. Çekmesene kardeşim, mecburmuyum senin filminin figüranı olmaya dedim bir kaç kez ama , kocam olsun bırak şunları diyor devamlı.Sonra bir satıcı çıktı ortaya, asa , asa diye diye pusulalı, önünde feneri olan, karda kaymamak için otomatik olarak sivri uucu çıkan, katlanabilip çantaya konan bir bastondan yüzlerce satt,ı on törkiş liraya.... Adamın üstüne hücum ettiler, baston istop diye bağırıyor bitti diye yani onlar asa asa diye bağırıyor. Sonra gidip düdük şeklinde bir limon sıkacağı torbası getirdi, altı tanesi beş liradan onu da yağmaladılar.Topu topu iki üç tane olan Avrupalı turistler bile gaza gelip onlar da satın aldılar. Biz onu film gibi izlerken adaya gelmişiz de haberimiz yok.Zuz'lar bizden önce gelip turlamışlar biraz
Sonra oturduk, bir güzel kahvaltı ettik.Garson çay ve ekmek yetiştirmeye biraz zorlandı. Kahvaltı sonrası Zuz'lar çok kalmadılar, doom günü hazırlıkları için döndüler. Biz, biraz Adadda dolaştık. Sonra limonata molası verdik. Kocamın bana ne yapacaksın , boş ver dediği bamyaları satan amca, oturduğumuz yere gelince oradaki kadınlar da - ay böyle bamya görmedik, bahçeden şimdi toplamış deyince hemen kaptım bir torba... Asa almadım ama bu bamya kaçmaz dedim. Şimdi bol domatesli, sarımsaklı ve limonlu limonlu pişiricem onu...

Hadi uzatmayayım sonra eve geldik:)) evde beni bekleyen bir başka güzellik vardı. Canım Ecemm , Antalya'da görünce bu kitap tam Lalelik demiş hemen almış ve bana göndermiş bu gün. Tatile götürülecek kitaplar arasında bavula girdi bile. Kocam hemen onu benim için götür dedi...Kitap''Kazım Karabekir'in Gözünden Yakın Tarihimiz'''

Dün akşam da Cancan'ın doğum gününü kutladık. Asıl partiyi arkadaşlarıyla okulda yaptı.. Biz önce çok güzel bir akşam yemeği yedik. Sonrada ikinci pastasını üflettik. Ama ne üfleme, daha mumlar yanmadan, kuzenleriyle pastanın üstünü talan ettiler...

Tamam bu yazı bitsin artık...