Dün sanırım boğaz da istavrit akını vardı. Oltayla balık tutanlar, hiç boş çekmediler oltayı. Satanlarda vardı ama yürüyeceğiz diye almadık.
Daha sonraKız Kulesinin tam karşısından, yolun karşı tarafına geçtik. Marmaray zımbırtısına yeniden takılmamk için. Yeşil alandı orası da, ben dört yapraklı yonca aradım, bulamadım. Bizim meeşur dört yapraklı yonca hikayemizi kaç kez anlattım ama hadi bi daha hatırlayalım, napiim çok seviyorum:))Naziş daha 4-5 yaşlarında falan, otomobille yolculuk ediyoruz. Tokat - Turhal yoluna girdiğimizde yol kıyısında durduk. Koca sigara molası verdi diyelim. Biz de Naziş,le arabada oturuyoruz ama yan oturduk , ayaklarımız dışarı sallladık. Baktım yol kenarı yonca dolu, aaa Naziş- gel dört yapraklı yonca arayalım, uğurludur dedim. O da bana- nasıl o dedi. - Tüm yoncalar üç yapraklı olur, onun dört yaprağı vardır, çok ama çok zor bulunur dedim. Eğildi yerden aldı, böyle mi? dedi. Anah sahiden de dört yapraklı yonca. ülen yoksa burdakilerin hepsi mi? dört yapraklı dedim. Hani şimdi aşılı dört yapraklı yonca dolu ya, parklar bahçeler, herhalde öyle dedim. Eğildim aradım taradım yok yok, hepsi üç yapraklı. Zaten durduğumuz yer bildiğin yol kıyısı. İşte böle bi hikayemiz bu da.Yeniden hatırladık, yeni arkadaşlar da eksik kalmadı hehehehehhe.
Yürüyüş dönüşünde balık pazarına uğradık,hamsi aldık. Babama buğulama bize tavasını yaptık. Nazlı yine sağa sola kaçıştı:)))O balık yemez ,yese de allengirlisini yer. Ispanaklı , püreli levrek yada aynı usulde yapılmış mezgit fileto. yani balık balıklıktan çıkacak bi kere:)))Balık dışında da tüm deniz ürünlerine bayılır, favorisi kalamardır. Dün akşam Türkmax de ''Hoşcakal Güzin''i izledik. Biz karı koca çok beğendik. Dün akşam zaten pek hüzünlüydüm iyi oldu formatıma uydu. Film bitince Leyla'nın Evi ni okumaya devam ettim. Gece bir buçuğa kadar okumuşum. Sonra bu gün Cancan'ın geleceğini hatırlayıp yattım.
Cancan geldi, tozu dumana kattı şimdi uyuyor. Bu yazıda oradan yazılabildi zaten. Bundan sonra O sahne alacak çünkü...