Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

12 Kasım 2015 Perşembe

ondan bundan , falandan filandan

Ne kadar güzel bir hava vardı. bugün İstanbul'da diyerek şöyle bodoslamadan gireyim söze :)
Sabah erkenden uyandım, dünden yaptığım otlu poğaçalardan bir bardak çay eşliğinde yeyip ,sokağa fırladım. Hava misti ama otobüs şoförümüzün afyonu henüz patlamamıştı. Canının istediği duraklarda durdu,istemediği yerlerde milletin koşmasına bile aldırmadan vızırt geçti. Ben bu durakta inecektim diye bağıranları duraktan çok uzakta bıraktı. Allah'tan ki son durakta inecektim. 
Bu sabahın ilk etkinliği Tavsiye Evinde yapacağımız yüz yogasıydı... Kendi adıma çok çok memnun kaldım. Mimiklerimizin, geçen yılların, stresin yüzümüzde iz bırakmaması için neler yapmamız gerektiğini uygulamalı olarak  eğitmen eşliğinde öğrendik. Hani fotoğraf derseniz, oldu canımmm , o şekilden şekile giren yüzümü de koyamazdım buraya :)

Dönüşte kocam ve görümcemgillerle mahallenin çay bahçesinde buluşup ağaçlar altında oturup çay içtik, sohbet ettik. Eve dönüşte ise beni çok güzel bir sürpriz bekliyordu. ''Bumerangnet''in instagramdaki kitap yarışmasında kazandığım kitap ve yanında kalemlerle beni bekliyordu.



Kitap demişken kitaptan gidelim. Bugünlerde elimdeki kitap: Hayat Sil Baştan/Kate Atkinson... Defalarca dünyaya gelme şansına sahip Ursula, bunlardan birinde Hitler'i öldürme fırsatını yakalar. Bu dünyaya gelişlerde hep aynı hayatı, kaldığı yerden yaşar. Kasabadaki eğlenceye katılıp, orada bulaşıcı ve öldürücü bir hastalığın mikrobunu alıp öldüğünde, yeniden dünyaya gelişinde eğlence öncesi hizmetçiyi merdivenlerden itip.bacağını kırmasına neden olur ki eğlenceye gitmesin...Benim çok beğendiğim bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Yazarın kitapları YKY den çıkmış.


Üstteki fotoda ucundan kıyısından dvd sini gördüğünüz Yürüyen Şato ise yine bir Miyazaki filmi ve geçen pazar ailece kahvaltı ederken izledik. 


Filmi izledikten sonra biz Naziş ile birden coştuk , hadi'' Rahmi Koç Müzesi''ne gidip, ''Küçük Evler Sergisi''ni gezelim dedik. Gamsegamse zaten Boğaziçi Üniv. de ki Matematik Şenliğinde görevliydi, kocam da üşendi ama Naziş ile ben  gittik. İyi ki de gitmişiz. Çok keyifli bir anne kız günü yaptık. Üsküdar iskeleden Haliç vapuruna binip hemen müzenin de yanı başında olduğu Hasköy iskelesinde indik. Buraya giderseniz aklınızda olsun, aman bi müzeye gidelim oradan da şuraya geçeriz gibi bir program yapmayın. Müzenin açılış saatinde gidin ve tam bir gününüzü ayırın belki de yetmez bile. Müzenin hemen karşısında caddenin öbür tarafında  bir ek  bina daha var.



Küçük Evler Sergisinden sonra müzeyi gezmeye devam ettik...
 1.Dünya Savaşında kullanılan ambulans
ilk Migros arabası



Şu elimi koyduğum araba var ya bu araba....Ordu'da çook ama çooook yıllar önce. biz üç kardeş çocukluğun en derin uykularından birindeyken, babamız İstanbul seyahatinden dönmüş... Bizim ruhumuz bile duymamış... Sabah aaa babam gelmiş babam gelmiş diye zıp zıpladık sonra da en sorulacak soruyu sorduk :)
-Baba bize ne aldın?
-çıkın dışarıya bakın dedi...
haydaaa getirdiği hediyeler dışarıda mı yani şaşkınlığı ile kapıyı koşuştuğumuz da, kapının önündeki beyaz CHEVROLET i gördük yani şavrole :)
Ne seyahatler yaptık. ne maceralar yaşadık onunla...
İşte, o gün Rahmi Koç Müzesinde taktı anılarımı peşine, çıkıverdi karşıma...

son söz: Sergi bitmeden gidin,o minicik evlerin içinde sergilenen hayat tarzlarını görün.