
Önce PTT'ye uğrayıp bir kargo gönderdik ardından, Ulusoy'a gidip benim bileti teslim aldık. Poyraz öyle güzel esiyordu ki, hadi bir yerde çay molası verelim dedik, Balık pazarının yanında ki havuzlu bir çay bahçesine oturduk. Daha ne olsun yav dedim, havuzun başına kurulmuşuz, çayı da güzelse ne ala olmazssa mualla... Çay güzel değildi ama ne gam, içmiştik , gitmişti artık.
Eve gelince anladım yorulduğumu, Akşam'da kızlarla Capitol'de buluştuk, Gamse'nin pantolonlarını terziden aldık, biraz Migros alışverişi yapıp geldik.
Evde kalan kabilem için yemek hazırlıkları yaptım. Bir tepsi kıymalı bir tepsi peynirli börek yapılacak. Acıkan atıştırsın diye... Et sote, barbunya, patlıcan musakka ve kabak kemane pişecek. Buzluğa yerleşecek. Barbunya buzluğa girmeyecek tabi, o iki günde yenir, zaten uzun bir gezi olmayacak bir kaç gün havalanıp dönerim:)
Durun anlatacaklarım bitmedi. Naziş bugün yeni öğrencileri ile ilk gününü yaşadı. Anaokulları malum bir hafta önce başlıyorlar eğitim öğretim yılına... Bu seneki sınıfının adı kuzular... Geçen seneki timsahlar , gerçekten de timsah gibi yaramazdılar:)) Öğrencisinin biri- hey öğretmen, biraz daha kalırdım ama, suluk almaya gitmemiz lazım demiş. Gülmekten öldük.
Bir de öneri... bir kayısıyı ikiye bölün, yarısını ağzınıza atın diğer yarısını yüzünüze sürün:)) Kuruyunca yıkayın. farkı görün bana teşekkür edin.
Tamam bitti artık:)