Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

4 Nisan 2012 Çarşamba

Çarşamba mektubu

Bu gün diyetisyen randevum vardı. Gayet iyi gittiğimi söyledi. Daha da iyi olabilirdi ama bazı kaçamaklar oldu. Ama kaçamaksız ve ödülsüz diyet; diyet olmaz görüşünü sonuna hatta dibine kadar paylaşanlardanım:) Temmuz ayına kadar bir 10 kg verme konusunda kavilleştik ayrıldık. Yürüyüş saatimi iki günde bir bir saate çıkardık geri kalan kısma aynen devam ediyoruz ve diyetisyenimle birbirimizi seviyoruz.

Dönüşte programım gereği Fethi Paşa Korusuna gittim. Koru çiçekler içindeydi. Hafta içi olması nedeniyle kimsecikler yoktu. tek duyulan ses, kuşların ve denizden gelen motor sesleriydi.


Korudan tıkır tıkır yürüyerek aşağıya indim veee bugünün asıl programı gereği Beyaz Köşke gittim. Orada Bir dilim sohbet-Zero-, Baykuş Gözüyle-Natali-ve Macera Kitabım-Özlem- ile buluştum. Açık alan henüz faaliyete geçmediği için köşkün içinde yedik yemeğimizi. Burası; koruya yolunuz düşerse ,yemek için tavsiye edebileceğim bir yerdir. Padişahın, Fethi Paşaya hediye ettiği av köşkünde güzel bir yemek yiyebilirsiniz. Fiyatları da gerçekten çok uygundur.
Ben tercihimi mezgit paneden yana kullandım, beğendim. Annem de mezgiti böyle pane yapardı o yüzden alışığım ama Özlem bana hafif yağlı geldi dedi. Yemeğimizi yedikten sonra korudan yukarıya doğru yürüyerek Dilruba Restorana geldik. Buranın terasının manzarası çok güzeldir. İki köprüyü tek karede görebilirsiniz. Burada çaylarımızı içerken öyle bir film , kitap sohbeti yaptık ki eve döndüğümde ya bir film izlemeliyim , ya da kitap okumalıyım dedim. Üstelik de tam çıkarken geldiği için henüz açma fırsatı bulamadığım D&R sipariş kolim evde beni beklemekteyken.

Yanda gördüğünüz resimde Natali'nin bugünün anısına bize hediyeleri var... Nebahat Çehre'li ayraıca özellikle bayıldığımı söylemeliyim.

Eve geldiğimde evde ki herkes de sağa sola kaçışmıştı. Herkes başka yerden ses verdi.Ama Muhteşem Yüzyıl başladığında herkes eve dönmüş ve salonda toplanmış olur.


Gelir gelmez kitaplara koştum, resim telefonla çekildiği ve ben netleştirmeye çalışırken sanki çok anlarmışım gibi bu işten:)) daha da bulanıklaştırdığım için biraz mafiş durumda.
Menekşeler Atlar Oburlar, Gelin Avcısı, Mango Sokağında ki Ev ve Yeni Cüret Çağı. Artık okudukça konuşuruz , görüşürüz ama önce Suskunları okumam gerek. Çünkü kütüphanenin kitabı.

Oki yeter bu kadar gevezelik ettiğim.