Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

24 Ekim 2008 Cuma

öylesine bi yazı dedik ya, onun devamı işte ama bu günü öylesine olmaktan çıkaran şey yazının sonunda (uyy ne uzun başlık)


Okuyucu bil ki bu yazı aç karnına yazılmıştır. Üstelikde aç aç üç bardak çay içmişkene. Ne yapayım koca kahvaltı ederken o saatte bir şey yiyemedim. Gamsegamsenin dersi öğleden sonraymış , onunla birlikte kahvaltı etmek için bekliyorum. Naziş se ooooooo O giderken kargalar değil kahvaltı etmek, yataklarından bile kalkmamışlardı. Okulu karşıda olduğu için, servis de köprü trafiğine takılmamak için erken çıkıyor. He hehehe dünkü yazıya ters köşe yaptık. Yahu ben trafik yok demedim , komik olsun derken abartının şeyi çıkmış dedim. Baştan dedik ya yazı yazılırken açız diye , konu durup durup yemeğe gelirse hiç şaşırmayın.

Mesela siz güne ne yiyerek başlarsınız. Şöööle tereyağlı, ballı peynirli zeytinli, yanında bir kayısı yumurta mı? mesela. Benim favorim budur da. Yanında közlenmiş kırmızı biber ve üstüne sızma gezdirilmiş domates dilimleri de fena olmaz. Gamsegamse , ben , kocam bu tür bir kahvaltıya bayılırız. Naziş gelir , bakar benim yiyeceğim bir şey yokmuş der , gider cornflakes yer. Ancak omlet ya da simit varsa kahvaltı yapar. Tatil olduğu zamanlar hiç üşenmez Bağlarbaşına gidip simit alır. Oradaki simit evinin simiti hiç bir yerde yok çünkü. Simitlerin susama batırılmadan önce pekmez banyosuna batırılıp çıkarıldığını biliyormuydunuz. ??. Eğer sevdiği bir çorba varsa ki bu mercimek olabilir, kocam sıcak bir çorba içerek de evden çıkmayı tercih edebilir. Fekaaaat , ben çalışma hayatım boyunca , sabah kalkar kalkmaz bir şey yiyemediğim için hep iş yerimde kahvaltı ettim. Ama ne zevkli olurdu bilseniz. Biz işe en erken giden gruptuk. Beş kişi , hemen mutfağa gider çayı koyar bi güzel kahvaltı ederdik, gerçi aşcı geldiğinde bize gıcık olurdu ama hiç sesini de çıkaramazdı.

Ay dün ben gezme programımı yapmışken, Nişantaşı, Kurtuluş seferine çıkacakken torbadan Can çıktı ))). Zuz la Berfunun toplantısı varmış. Bu koca herif de toplantı sırasında arızaçıkardığı için bize geldi. borumu artık 3,5 aylık oldu. Salı günü işe gitmişti zaten. Gamse ablasının da boş günüydü. Akşama kadar oynaştılar, sonra Naziş geldi saat dörtte ona devr oldu. Naziş onun için pediatri kurulundan onaylı , bebekler için bir klasik müzik cd si hazırlamış. Onu dinlerken lıp diye uyuyor. Dün dedim ki ; ayol bizim zamanımız da cd md mi vardı, du ben şuna bi ninni söyliyem, ben nini söylüyorum , o gülüyor. Üle biz bunu seni uyutmak için söylüyoruz , senin uykun açıldı dedim . Bıraktım yine cd ye döndük.

Ekonomi hakkındaki görüşleriniz layım biraz da. Dün yine döviz uçtu, borsa çöktü. Bize bişi olmaz korkmayın. Azcık işsizlik artacakmış, azcık da aç kalacakmışız . dayanın be yav , sizin atalarınız seferberlik gördü. Yabani otların yenilebilirlerini öğrenin . Artık yemekleri değerlendirmeyi öğrenin. Durun ben size biraz anneannemden seferberlik tarifleri yayınlayayım ilerki günler de. Acep bu isimle bi kitap mı yazssam ben . Valla olur mu olur. Her durumun sektörü var ya, onun gibi bişi olur işte.

Hadi bu günlük de bu kadar , yazının başında dedik ya açız, aç ayı oynamaz hesabıı...



NOT: Bu gün bizim için çok önemli bir gün ; Nazlı'nın doğum günü . Biz ilk çocuk sevgisini onunla tanıdık ve onun nezdinde tüm dünya çocuklarını sevdik. İyiki doğdun Nazlımmm , dünya seninle daha da güzel daha da anlamlı.