Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

29 Ağustos 2012 Çarşamba

filmler, kitaplar, derin dondurucu çalışmaları falanlar filanlar


Ne güzel yağdı yağmur, serinledik epeyce...Hatta bir ara hırka giymenin lüksünü bile yaşadım:))

Bugünden bir filmim bir de kitabım var. İkisi içinde izleyin ya da okuyun demem ille de... Film bir kitap film. Film izlemeyi gerçekten sevenler için... Değişik bir tarzı var. Haruki Murakami'nin bir anlatısından yine Murakami tarafından seneryolaştırılmış. Film izler gibi değil sayfa sayfa kitabı okur gibi izliyorsunuz. Zaten bir anlatıcısısı var. Yalnızlığın, dışlaşmanın, içselleşmenin filmi gibi abuk yorumlar yapabirim bu film hakkında...TONY TAKİTANİ, bir Japon ama cazcı babası ona Amerikalı adı koymuş. Tony Takitani'nin yalnızlaşması bu adla başlamış. Japonya gibi geleneksel bir ülkede bir Japon'un , Amarikalı adı taşıması dışlanmış hissetmesinin başlangıcı oluyor. Erken ölen anne, evde durnayan cazcı baba ve alışverişkolik karı da eklenince bu film çıkmış ortaya...Bana sorarsanız ben beğendim...

Kitap: Deniz Kavukçuoğlu'nun yazdığı ''Zarife'' konusu eski yeşilçam filmlerini andırıyor ama yazım dili çok akıcı. Dün akşam başladım, bu sabah bitti... Özellikle 2000 li yıllarda hızla çökmeye başlayan ahlaki çöküşü anlatmış. Bu arada insanlar için ahkam kesmeden önce biraz düşünmeyi öğütlemiş. Ataletim canım benim şöyle der- beğenenlerin olsun:))

Bugün ben biraz daha dondurucuya çalıştım. Bana kalsa bu işi artık bitirmiştim ama Çiğdem, rendelenmiş domates; pilavda ve çorbalarda çok güzel oluyor deyince hadi biraz da rendelenmiş koyayım dedim. Hadi başlamışken biraz da uzun pazar kahvaltıalrı için kahvaltılık yapayım dedim. Kahvaltılığı şöyle yaptım. Rendelenmiş domatesin içine közlediğimiz kırmızı biberlerden ama közlemeden taze haliyle rendeledim, biraz da yeşil biber rendeledim. Biraz tuzla iyice koyulaşana kadar kaynattım. Sonra soğumaya bıraktım. İyice soğuyunca bir komposto kasesini aldım önüme, içine buz dolabı poşeti yerleştirdim. hadi niye diye sorun:)). Çünkü; kahvaltıya bir kase kadar çıkartmak yeterli oluyor.Üç kepçe kadar koyup koyup bağladım torbaların ağzını. Şimdi bunu nasıl kullanacağız. Önce kaynatırım tekrarki, çözülme sırasında tadı bozulmasın. Soğuduktan sonra biraz sızma yağ,iki diş sarımsak, pul biber hatta incecik doğranmış derotu ilave eder kahvaltı masama koyarım. sonra bandıra bandıra yeyin durun:))

Bugün evde genel temizlik de vardı. Tüm işler bitince akşam yemeği için Capitol'e gittik. yedik içtik geldik, Seksenleri izledik. Tam zamanlı gidiyor, sanırım iki hafta sonra İhtilal olacak konusu...Şu anda en sevdiğim dizi...

E'hadi yatalım gayri saat 00.53

ha bu arada yoksa siz, Kurban Bayramı tatili dokuz gün olacak diye sevinenlerdenmisiniz? Cumhuriyet Bayramı güme gidiyor yine haberiniz ola...