Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

1 Haziran 2009 Pazartesi

Hafta sonu raporu:)))))

Hafta sonunu tarif et deseler, eğlenceli, doyurucu ve yorucuydu derim:).
Cumartesi önce ev halkı ile geç ve uzun bir kahvaltı yaptıktan sonra hadi çıkalım , şimdi çıkalım derken ancak saat ikiye doğru çıkabildik.İstikamet Beşiktaş.




Beşiktaş'a veya Kadıköy'e gidince uğramadan edemediğimiz yer tabiki Alkım Kitabevi. Ben buraya girince saldırganlaşıyorun, bir oraya bir buraya gidiyorum, her kitabı elime alıyorum. Sonuç da Gamse ile dört kitapta karar kıldık ve aldık. İlki Elif Şafak'dan ''Aşk''. Bu kitap hakkında çok yazıldı , çok söylendi. Ben de böyle popüler kitapları okumak için ortalığın biraz durulmasını beklerim. İki kitapda Aslı Erdoğan'dan aldık. ''Mucizevi Mandarin'' ve ''Kırmızı Pelerinli Kent''. Erdogan’in dunya okurlarinca gelecege kalacak elli yazardan biri sayildiginı ve kitaplarının İngilizceden Norveçceye kadar bir çok dile çevrildiğini de dip not olarak düşelim. Dördüncü kitapta ''Telefonda Anlatılan Masalar'' yazarı Gianni Rodari. İçinde 70 kısa öykü var. Çok seyehat eden baba, her akşam kızına bir masal anlatmaya söz veriyor, cep telefonunun olmadığı zamanlarda geçiyor bu olay.

Kitapçıda hemen hemen bir saat falan kalmışız, acıkmışız da bu arada. Karnımız doyursak teyzeme gidiyoruz, hadi Şampiyonda birer midye tavalı sandvich yiyeylim dedik. Hem yedik hem kitaplarımızı inceledik. Teyzeme gittiğimiz de tüm kuzen tayfası toplanmıştı. Acaip gürültülü bir gündü. Hatta Gamse eve dönmeye falan kalktı, Oya da bize gel dedi ama ertesi günkü sınav yüzünden kaldı mecburan bizimle:))). Bu gürültü patırtı ve yeme içme faslı gece 11 e kadar sürdü. Bir ara Beyoğlu faslı yaptık geri döndük. Gece yarısı Kuzen Gülden'e geçtik. Karar verdim artık yatağım dışında yerlerde uyuyamıyorum. Uyur uyanık bir gece geçirdim. Gamse Darüşşafaka'da ki sınavda gözetmen olduğu için erken kalktık. Taksim'e çıktık , o saatte insanlar eğlenceden yeni dönüyordu , Bambi de kahvaltı ettik birlikte . Sonra ben yine Gülden'e geri döndüm. Mucizevi Mandarin'i okudum biraz , yeniden uyumuşum. Öğlene kadar uyumuş kalmışız, o ara Gülden benim odama gelmiş, karşı yatağa yatmış haberim bile yok. Kalktık kahvaltı ettik, kahvemizi içtik. Eniştem'i ziyarete gittik. Ben Eniştem için enginar pişirdim, piştikten sonra püre yaptık. Biraz biraz konuşuyor , bir iki adım attırdık, koltuğa oturttuk.


Akşam eve dönerken Kabataş'a geldiğimde yer gök inliyordu, Beşiktaş2ın Şampiyonluk kutlamasının hazırlıkları vardı. Biliyosunuz bizim ev fifty fifty Beşiktaşlı ve Galatasaraylı. O yüzden biz de bu sevinçten pay alıyoruz. Gamse ve Kocam BJK li , Ben Ve Naziş GS liyiz. Zaten bu yıl ya Beşiktaş Ya Sivas şampiyon olsun istiyordum.

Üsküdar'a geçtiğimde hissettiğim dinginliği anlatamam. Sanki garip bir huzur vardı. Eve gelen sokağa girdiğimde yorgunluğumu anladım. İçeri girer girmez hemen banyoya sonra yatağa gittim. Gamze de gelmiş aynını yapmış uyuyordu. Gözümü açtığımda üstüme eğilmiş şaşkın şaşkın bakan kocamı gördüm. Bu kadar yorulacak ne yaptınız ki dedi, hangisini anlatsam ki dedim içimden. Sadece Gülden desem yeter sanırım dedim.
Hafta sonunun bir diğer güzelliği de Moonsun'dan aldığım doğum günü kutlama kartıydı. Nazlı - Anne sana Miami'den kart var deyince nasıl şaşırdım anlatamam. Akabinde nasıl mutlu olduğumu da. Moonsun hafta sonumu aydınlattın renk kattın çok teşekkür ederim. Doğum günüme biraz daha var ama çok güzel oldu, kutlamalar erken başlamış oldu:))). Bu sayede bir kat daha anladım ki blog açmakla doğru ve güzel bir şey yapmışım.