Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

14 Ağustos 2011 Pazar

Ramazan yazıları 9

Öğlen oldu ama kızlar hala yataktalar... Burcu varken, sabahlara kadar oturup gece yarısına kadar gezmelerinin yorgunluğunu atıyorlar. Bu tatil bizim için Burcu ile başlayıp Burcu ile bitti...Pek bi güzel oldu. Çünkü tatile girdiklerinin akşamı da Burcu'nun nişanı için, Ordu'ya gitmek üzere yola çıkmıştık.
Yarın da okulda zil çalıyor. Öğrenci zilinin çalmasına daha bir ay var ama öğretmenlerin seminer dönemi başlıyor. Dün servis şoförü Gamsegamse'ye telefon açınca; daha telefon çalarken Gamse^ye tatilin bittiği feci dank etti:)Naziş ise üç gün önce çıktığı tatile veda turunu dün gece Taksim'de tamamlayıp döndü.
Oh ya, artık salonumu akşamdan toplayıp yattığımda sabah miiis gibin bir salonla karşılaşacağım. Yeşil çayımı alıp tv karşısına kurulacağım, laptopumu kucağıma alıp yatacağım, kahvemi alıp kitabıma gömüleceğim ve saat daha 10 bile olmamış olacak. İki aydır süren bohem hayatı sona eriyor heheheh... Her sabah kalktığımda yatakhaneye dönüştürülmüş bir salona , üstünde bir toplu iğne bile koyulamayacak kadar dolu bir sehpaya , evi örümcek ağı gibi saran laptop adaptörlerine, telefon şarjlarına veda ediyorum artık:))

En üretimsiz ramazanımı yaşıyorum. Hep klasik yemeklerimi yaptım. Bir kaç tarif not almıştım , denemeye bile kalkmadım.En büyük klasiğim patlıcan kebabını yaptım dün akşam. Gamse'nin gözü faltaşı gibi açıldı-Anneeee sen ne yaptın öyle dedi. Yani bu yemeği bi görümcem şaaaane yapar hem de çok şaane yapar bi de ben. Ben bazen çamura yatar patlıcanları kızartmadan yaparım, üstlerine fırça ile yağ sürer fırına koyarım. Sonra kebap olayına katarım ama kimse bu aldatmacayı yemez tabi..Bu kez de şöyle bir şey yaptım yemeği olduğunca hafifleştirmek adına... Büyük bir çelik tencerenin dibine sıvıyağ koydum , azıcık... Tuzlu suya önceden konmuş patlıcanları sudan geçirip ,çektikleri suyusıktım ve peçete ile kurulayıp tencereye attım, ara sıra tencerenin kapağını kapatıp silkeleye silkeleye alt üst olmalarını sağladım. Hem yağlı olmadılar, hem de hepsi birlikte kızararak zamandan tasarruf ettirdiler, sonra kuşbaşı etli, sivri biberli, bol domatesli ve sarımsaklı bir karışımın içine atılıp biraz da ocakta piştiler. Sonra isterseniz bir toprak kapta veya tepside fırınlayabilirsiniz....Bunun yanına bir bulgur pilavı ya da pirinç pilavı çok yakışır. Cacığı unutmayın...

Kitap listesi yapmam hakkında bir kaç mail aldım, bir kaç da yorum ... Biraz müsade istiyorum bu konuda. Çünkü okuduğum kitapları zaten burada yazıyorum. Yazmadığım , blog yazmaya başlamadan önce okuduğum kitaplara bakayım. Bir yazıya oturtayım... yayınlarım söz...

Şimdilik bu kadar...