Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

20 Haziran 2008 Cuma

bizden, sıcaktan , havadan sudan yani

Başım ağrıyor diyerek başlasam yazıma çok mu ayıp olur. Dün geceden beri ağrımakta, hatta mengeneker de sıkılmakta . E bu kadar sılılırken ne kadar can sıkıcı soru varsa , kafa içinde o da akıp gitse.

E kafam ağrıyodu ağrıyodu bi de üstüne ev de düşmek neydi yarabbi. Dün evcek evdeydik. Hava çok sıcak herkes evde olsun dedim. Evdeler ya güzel mönüler hazırlıyorum. Gamsecan ders çalışıyo, Naziş bilgisayar da, kocamda o da da yokluğumdan istifade garip bi belgesel izliyo. Geçen gün yeni bir sos tarifi almıştım kızarmış patates üstüne dökülen. Onu denedim. Patatesler kızardı, sos hazır. Karpuz buz gibi soğumuş. Köfteler kızarmış. Tam masa hazır diye bağıracakken , onun yerine ayyyyy diye bağırıp bir parende atıp düştüm. Düşerken de kolumun yan tarafını kapının metal kısmına sürtünerek aşağı indim. İl görüntü korkunçtu deri tamamen sıyrılmış, kolum omzum kıpkırmızı. Kırıldı sandık resmen. Neyse ucuz atlattım. Kaza geliyorum demiyor arkadaşlar , direk geliyo.

Tabii bu ufak kazanın ardından ben yemekten kalkıp gidip yatağıma uzandım. Çünkü yatak odası hariç her yer işgal altında. Tv izleyeyim bari dedim. Neler var diyerek gezinirken bir de baktım tanıdık bir yüz. Ama nereden. Arabesk bir şarkı söylüyor, güzel de söylüyor ha. Sonra anladım ki, eski iş yerim de ki ütücümüz. Modelleri hep ona veridim ütülemesi için. O yüzden çok iyi tanıyorum.Geceleri düğün salonlarında şarkı söylediğini anlatırdı bana. Şu izdivaç programlarından birine çıkmış. Evlenmek istiyor. Evlenmek istiyor.Kaldım orada. Esmer sarışın farketmez, çocuklu çocuksuz farketmez, yaş önemli değil diyor. Kulaklarıma inanamadım. Evliydi, ayrılmış, bir kızı varmış. Annesindeymiş. Bana karısının resmini göstermişti, - bak lale abla , benim manita demişti. Manita deyince sevgili sanmıştım hatta. Öyle üsüzüldüm ki , belki de ondan başım o kadar ağrıdı. Yani evlenmek istemesine , oraya çıkmasına değil, farketmez farketmez deyişine.


Libya sıcakları yaşıyormuşuz İstanbul da. Yav İstanbul dışında yaşayanlara soruyorum. Sizin sıcaklarında , yok Libya sıcağı, yok Mısır sıcağı gibi isimleri var mı. Yoksa bildiğin sıcak mı, kendine özgü yani . Sabah kalkınca bu gün hava çok sıcak dersiniz mesela onun gibi. Dün benim kuzen - lale yarın Libya sıcağı var , dışarı çıkmayalım dedi de. Anladık Libya üzeri gelen bir sıcak hava dalgasıdır da...Deyin ki , yarın Libya üzerinden gelen , bir sıcak hava dalgası var. İyiki Kaddafi sıcağı demedik.

Bu yazı burada bitsin, çünkü nerede başladı nerede bitecek artık ben de bilemiyorum çünkü.