Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

17 Ekim 2013 Perşembe

Bayramdan notlar

Bayrama geçmeden önce bunun arefesi var di mi?...Ah ulan şu dizimin ağrısına borçluyum o şahane kadınlarla geçirdiğim günü... Ben dizim de dizim deyince Ataletim hemen olaya el koydu , her zamanki gibi... Olay hafta sonu olunca ; sen şimdi pazartesiye kadar şunları şunları yapıyosun, pazartesi de doğru bana geliyorsun demişti... Biz Ecemle düştük yola, gittik Ataletime... Önce  bi baldan tatlı sohbet,  keyif keyif kahveler...Sonra bir sıkı muayene... Santim santim incelendim, eline mezurayı aldı beni ölçtü  biçti veeee bayramda öle pıy pıy  gezmek yok...Şimdi bayram bitene kadar şunları şunları yapıyosun, bunları bunları içiyosun...Olmadı , senin hakkında başka bir ferman imzalayacağım dedi  ben de büktüm boynumu ferman padişahımındır dedim:))
Ataletimle vedalaşınca Ece ile Beşiktaş'da bir yemek sonra  bir de kahve-tatlı molası verdik. Ben  Murat Muhallebicisine girip de, keşküllü dondurma yemeden çıkar mıyım ayol?



Bizim evde bayramın ilk günü şanına yakışır biçimde geçti...Yine misafirler ağırlandı, kahveler pişti,pişti taştı...Acıkan mutfağa koştu...Çaylar demlendi...çikolata kaseleri doldu,boşaldı,yine doldu...telefon durmadan çaldı,kapı zili onunla yarıştı...Misafirler söleşmiş gibi,o kadar arka arkaya geldi ki, hatta uğurladıklarımız,bir şey unuttu da geri döndü sandık... Ama  bayram dediğin de böyledir di mi?Yeni gelinler ve damatlar bayramın ilk konuklarıydı hani birinin düğününe giderken dizimi sakatlamıştım ya onlar...O ''ler'' takısı boşa değil iki çift yeni gelin ve damattı çünkü...

Sonra eski dostlar geldi,Ceyhun ve Eda ile sohbetin dibine dibine daldık...

Son misafirler Cancan'lardı... Artık abi o, oturdu resim yaptı...Urasimo yüzelli kez falan İstiklal Marşı söyledi elindeki bayrağı sallaya sallaya... Hem de usulünce söylüyor ve henüz iki yaşında hatırlatayım...Cancan meslekleri öğrenmiş, Cicianne'nin mesleği; yemekçi dedi... Çocuğun gözündeki imajımı hemen değiştirmeliyim... Ama aramızda kalsın da Babaannesine,Cicianne daha güzel yemek yapıyo demiş:))) hakkımı da teslim etmiş yani...O'nun adaletine kurban:)Yalnız giderken bana kızdı ve getirdiği çikolatayı geri istedi ama o kadar olur artık... Kitap okuyan şirinimi ona vermedim çünkü,onda iki tane var o da bana vermemişti:))

Akşam milli  maç izledik,sonuç malumunuz...

İkinci gün kahvaltı sonrası'' Natilius'' a gittik.. yeme ,içme alışveriş falan filan...Akşam aile boyu film izledik.Mutfaktaydım,kızların annemin filmiii  bağırışları arasında salona koştum ki, tüm zamanlarımın en keyifli filmi olan ''Parkta Çıplak Ayaklar'' oynuyor...Çoktandır ,yeniden izlemek istiyordum ama bulamıyordum. Neyse, Begüm  bulmuş, alt yazısını da yapıştırmış,artık ne zaman canım çekse izleyebileceğim...Jane Fonda ve Robert Redford'un bu gençlik  filmini eğer rastlarsanız bulursanız mutlaka izleyin...Pek keyiflidir pek romantikdir...

Filmi  ilkokul yıllarımda, Ordu  Millet sinemasında 18.15 matinesinde izlemiştim. Tek filmlik yabancı film matineleriydi... Ve hiç bir filmi kaçırmazdık...


Bugün yani üçüncü gün; sen dinlen aman dizin ağrımasın herşeyi biz yaparız sözüne kandığım ev halkını öğlene kadar kahvaltı hazırlayacaklar diye aç aça öğlene kadar bekledim. Evet ,hazırladılar, hatta kahvaltı yaparken izleyeyim diye film bile hazırladılar ama arkideş  açlıktan öldüreyazdılar beni:)

Ben de akşama onlara Meksika yemeği yaptım,Quesadilla...Geçen Meksika Yemekleri yapmaya gitmiştimya Missgibi'nin daveti üzerine...Hem de bir şeften öğrendim bunu...Yalnız onun içinde ananas  da vardı... Ben koymadım...
   Yarım kg kadar kuşbaşı eti, önce iyice pişirdim, sonra ince doğranmış bir soğanla soteledim, sonra  üç tane kapya biberle  pişirme işine devam ettim. En son da Meksika biberi turşusu yani jalepeno  ilave ettim. Bunun miktarını acıya dayanabilme durumunuza göre  ayarlayın.
Sonra şu benim meşhur bi tuşusunu kurmadığım tortilla hamurları var ya, 10 luk paketlerde satılan dürümler yani... Onları yanmaz bir tavada altlı üstlü biraz kıtırdatın... Bir kase kadar krem peynirin içine ,yine bu jalepenolardan ince ince doğrayın ve karıştırın... Tortilla hamurunun birine sürün,ikinciyi üstüne yapıştırın... Bu yemeği  pişirdiğimiz akşam bu elde ettiğimiz  hamuru üçgen dilimlere ayırıp  orta kısmına da  etli karışımı koyup servis etmiştik. Ben restoranlarda sipariş ettiğimde   dürüm arası gibi servis ediliyordu, yanında salsa sosla...Resim çekmek ,yemekten sonra geldi aklıma ama  Şef Eyüp Kemal Sevinç'le olan resmi koydum. Elimdeki tabaktaki yemektir:))



Bayram kitabım; Haldun Dormen'in Anıları... Vallah pek yakıştı bayrama...Kendisini de çok severim belki de ondan bilemem çok keyifli okuyorum... Biyografi okumayı zaten çok severim. Hatta size Şirin Devrim'in  ''Şakir Paşa Ailesi''nin hikayesini anlattığı kitabı okumanızı öneririm...Çok renki bir kişilk olan Şirin Devrim'in bu renkliliğinin ailesinden geldiğini anlayacaksınız hem de....

Bayramın ilk iki gününü bahar gibi yaşadık ama dün gece başlayan yağmur bugün de devam etti... Çok güzel yağdı..


(bizim pencereden süzülen yağmur damlaları)
Hayde gittim ben