Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

30 Aralık 2013 Pazartesi

Son haftasonu

Bu yılın  son hafta sonu  da geçti gitti ...Pekiii nasıl geçti:))

 Bu masada yemek yedim..
 Bu sandalyelere oturdum
 yemek mönümüz
 Masa detayları tam yılbaşı masasına yakışır güzellikteydi...Tabağımdakinim peçetem olduğuna inanamadım...
 Cuma günü çok güzel bir organizasyona katıldım. Üyesi olduğum ''Tavsiye Kanalı''nın davetiyle ''Tavsiye Evi'' ne gittim ve ''Dimesli Lezzetler Etkinliği'' ne katıldım. Artık blogger olan hemen herkesin tanıdığı ''Devletşah'' bizim için yemekler pişirmişti ve meyva suyunun sadece içilebilen bir şey olmadığını bize gösterdi. Ama  ne lezzetler. Neyseki hepsinin tarifi var, hepsini de pişireceğim. Benim favorim ananaslı tavuk  ve kestaneli,limonlu patates oldu. Tek kelimeyle süperdi. Masamız yılbaşı masası olarak hazırlanmıştı Kutu Kutu Parti tarafından yani masaya mı bakayım yemek mi yiyeyim şaşırdım desem inanın...Uzun zamandır yemek yediğim en şık ve en keyifli masaydı...

Cumartesi günü malumuz evlilik yıldönümümüzdü... Mesajlarınız ve yorumlarınızdaki iyi dilekleriniz için çok teşekkür ediyorum.Pastamız bu yıl tembel işi oldu ama çok  da lezzetli oldu... Üst üste yığılmış profiteroller:)) Ve portakallı eklerler eşliğinde sunuldu...Nazişim'de Cunda'dan geldi yetişti...Kendisi evliliğimizin ilk yılından itibaren hiçbir yıldönümünü kaçırmamıştır:))


Pazar günü  ailece,simitli  mimitli bir kahvaltı yaptık ve Naziş ile ben sinemaya gittik. Eskiden Natilius bize ters diyorduk ama  'Marmaray'' treni ile tam önünde inip biniyoruz. Yani bizim evden Natilius artık 10 dk...Bu iş şahane oldu.'' Türkcell Sarı Kutu'' dan aldığımız biletler nihayet bitti:)) Ayıptır sölemesi tam 15 sinema bileti almıştık:)) Bu akşam da Migros alışverişimizi yapıp'' Sarı Kutu''nun etinden sütünden yararlanma etkinliklerini son bulduruyorum...



Neyse sinema diyorduk.. Timuçin Esen'i ilk kez bir komedi filminde izlediğimiz ''Senin Hikayen'' e gittik. Yer yer ağladım, yer yer güldüm. Anam bi de ağlayasım varmış,içim dışım temizlendi resmen.:)) Yanımdaki kadın valla kök gibi oturdu, damla yaş dökülmedi gözünden. Ha babam de babam patlamış mısır yedi... Ben zaten  20-25 dk önce  etli ekmekleri götürmüş üstüne de güp güp suyumu içmiştim kokusu bana nasıl ağır geldi, anlatamam. Bir de  sinemadan değil dışardan alıp getrimişlerdi  o yüzden karton kutuda değil naylon torbadaydı.Kışır kışır  torbasının sesi de fon müziği yaptı oooh sefası olsun, afiyetler olsun 2014 aynen öyle sefayla, afiyetle geçsin. Bu iyi niyetimi de ayrıca takdir ediyorum bakın:))

Yeni kitaba başlamıyorum, zira gelenekler gereği Leylak Dalıcımla bir kaç yıldır, birbirimizin gönderdiği kitaplarla giriyoruz yeni yıla ama benim ona gönderdiğim kitabı D&R hala teslim edemedi.

Bu ara Naziş bana yeni bir eğlence buldu.. Telefonuma  bir sürü ''Radyo Tiyatrosu'' oyunu indirdi... Uykumun kaçtığı ama yatakta olmayı tecih ettiğim durumlarda tam bir can kurtaran oldu. Uyumak için debeleneceğime ,kulaklığımı takıp bunları  dinliyorum. Bu aralar  dinlediğim oyun; Donkişot... Beşinci bölümdeyim... Çok keyifli , önerim olarak kulağınızda kalsın..


 Yarın yazı ayzma fırsatı bulur muyum bilemiyorum, ama  fırsat bulamazsam hepiniz tüm dileklerinizin gerçek olacağı yeni bir yıl diliyorum.

Kendim için dilediğim tüm iyi dilekler ülkem için de olsun...




28 Aralık 2013 Cumartesi

Çıktık açık alınla 32 yılda her savaştan






Tamam itiraf ediyorum,her seferinde değil ama bazen kitap okurken uykuya dalmış numarası yapıp, gözümden gözlüklerimi yavaşca çıkartmanı, ışığı söndürmeni bekliyorum ama ne yapayım o işleri kendim yapsam uykum  kaçıyor:)
 
Bak yalnız  sevmediğim bir huyun var,bu yıllarda…O da ,bi yerim ağrıyo desem onu hemen bilgisayara bağlaman. Ayol gözümde arpacık çıktı,onu bile bilgisayara bağlayıp, gözümü bantlamaya kalktın. Kıskanıyo musun ne bilgisayarımı?))…Hem öyle diyosun, hem de  yemeğe gittiğimiz de- fotoğrafını çekecek misin? Başlayayım mı? Diye soruyorsun. Nasıl da sabırla bekliyorsun, ben tabakları evire çevire resmini çekerken…

Bu yazı vesilesiyle sana bazı tavsiyelerde bulunacağım, bu evde artık herkes büyüdü, herkes işlerini kendi halledebilir. Hani sen bir Stockholm Sendromu peşinde olup, bizi kendine bağımlı yapma peşindeysen bilemem… Kızların, sen kalkma sabahları babam gibi yapamıyorsun tostları demesi, suyun kapağının açılmak için senin beklenmesi, eğer sen evde yoksan kapıların emniyet kilitlerinin takılmadan   yatılması başka neyle izah edilebilir.Şimdi bunu yazarken aklıma tansiyonum 15' e çıkmıştı. Hastaneye gitmiştik. Sen beni öyle bir sorguya çektin ki;  neye sıkıldın, bana söylemediğin bir sıkıntın var diye 15 olan tansiyonum 17'ye çıkmıştı... 12 Eylül işkencecilerinden beterdin. Evet bazen gıcık olmayı da başarabiliyorsun, söyleyeyim sana...

 Benim tek istediğim, benden önce eve geldiğinde kapıyı açıp, ben yukarı çıkana kadar bekleyip bana gülümseyerek bakıyorsun ya hala ilk günkü gibi, işte öyle bakmayı bırakma hiç….

Bu seneki yazı kısa olsun, gözümde kocaman bir arpacık var malum bilgisayara bakmaktanJ)
Bu arpacık senin işine yaradı valla, hayatta bir yere çıkmam bugün,bu gözle...

İyi ki o gün okuldan kaçmışım iyi ki o gün senin okulunda boykot varmış…İyi ki ama iyi ki evlenmişiz yeşil parkalı mavi gözlü çocuk.

imza: senin melek karın:))



 

27 Aralık 2013 Cuma

Görümceler, güllü çaylar, filmler,kitaplar falan filan işte

Sinemada çok güzel bir film izledik. Yazık ki bu güzelim film ''Düğün Dernek'' yüzünden arada kaynayıp gidiyor. Ama ne yapsın millet,gülmek,eğlenmek istiyor.
Sözünü eetiğim filmin adı: Sürgün...Biz Natilius Cinemax sinemalarında izlememize rağmen beğendik...Çünkü Spectrum sinemalarının rahatlığına,konforuna öyle bir alışmışız ki, başka mahallenin çöplüğünde eşinir gibi hissettik kendimizi...Koltuk düzeni, ses sistemi hepsi hepsi  beni rahatsız etti. Hele antraklarda bile reklam göstermiyolar mı dangır dangır. Ülen belki antrakta yanımdakiyle film hakkında konuşucam, belki bi telefon konuşması yapıcam. Yani çığlık falan atasım geldi.



Filme dönersek,bir dönem filmi... 1963 yılında yaşanan Kıbrıs olaylarından sonra Türkiye'de yaşayan Rumlar üzerindeki baskılar ve  bu arada yaşanan bir Türk delikanlı ile bir Rum kızının aşkı...Hep ahaklı olan bir baba gibi ayrıntılar var. Filmin bir bölümü Atina'da geçiyor. Filmin kastını da akışını da, çekimlerini de, müziklerini de  beğendim. Yalnız sonu pek bir Yeşilçam havasındaydı...Gidin valla, sinemaya gidin ki Türk sineması yaşasın...


O'nun dışında ne yaptım, ha  okuduğum kitap bitti.-Kapalı Çarşı Cinayeti- ama onun hakkında ''Bibliyomanyak'' larda yazıcam. Aynı benim gibi yiyip içen, benim gibi tombalak bi kahramanı var:)Kadınbudu köfteyi de seviyo,hatta bi oturuşta yedi tane yiyo, daha ne olsun:)

Bugün  D&R dan sipariş ettiğim kitaplar geldi.Tam da görümcelerimle  çayımı içmiş, sohbetimi yapmış keyifli keyifli evime gelmiştim ki, sehpanın üstünde koliyi görünve heh dedim kaymaklı ekmek kadayıfı:)Hemen ,Nobel aldığından beri okumak istediğim Alis Munro'nun kitabına saldırdım.Güllü İngiliz çayım vardı, hemen onu yaptım,sağolsun Begüm,Lale ablasının çay merakını bildiğinden bir İngiltere dönüşü getirmişti. İki tanecik kalmışmış meğer...Çayıma ,kitabıma gömüldüm.




 Okulları Noel tatiline giren kızkısmının Naziş'i hemen Cunda'da aldı soluğu Gamsegamse ise bohem hayatı yaşıyor. Sabaha kadar oturmaca öğlene kadar yatmaca, öğleden sonra da akşama kadar gezmece....
Onun dışında iyilik sağlık işte...


24 Aralık 2013 Salı

2013'ün ''En'' leri

2013 yılına 12 üzüm yiyerek,  her üzümde bir dilek dileyerek girmiştik.



2013  ülke açısından çok zor bir yıldı..Umarım 2014'e bunlar bitmiş olarak gireriz.
Şimdi gelelim benim kişisel tarihimin 2013'de en en neler olmuş...

2013' de en sevdiğim kitap,okurken bana en çok keyif veren kitap: Bayan Brodie'nin Baharı

Bayan Brodie görüp görebileceğiniz en tuhaf öğretmen. Ne bir Çalıkuşu'nun Feride'si ne de Ölü Ozanlar Derneğinde ki John Keating.
  1930’ların İngilteresinde, kendi takımını kurduğu altı öğrencisi üzerinde kendi ideallerini gerçekleştirmeye çalışan bir öğretmen o…Sizin için hayatımın baharında, kendi hayatımdan vazgeçtim der sık sık.
  Sürekli zaman sıçrayışları olan, bir öğleden sonrayı okurken bir de bakmışsınız sizi otuz yıl öğleden sonrasına götüren bir roman Bayan Brodie’nin Baharı…
  Ölmeden önce okumanız gereken 1001 kitap arasında da yerini almış.

En iyi Türk yazar kitabım ise; Kızarmış Palamutun Kokusu/Engin Gençtan oldu... Engin Gençtan yüzyıllar arasında gidip gelen bir  İstanbul yolculuğu yaptırdı bana...




2013 de en beğendiğim film:KAPI...Kitabıyla olsun,filmiyle olsun beni çok etkiledi... Hatta kitabını en beğendiğim  kitap olarak da koyabilirdim ama ''Bayan Brodie '' başka bir yerden vurdu beni.. İki farklı kadının biri yazar,diğeri ise onun yanında çalışan hizmetçisi...Ama kuralları koyan kim,patron kim belli değil. Hala izlemeyen varsa,mutlaka izlemeli.
Ev sinemasında en çok beğenerek izlediğim film:Balzac ve Küçük Çinli Terzi Kız...''Bir kitap okudum, hayatım değişti'' sözünü ispatlamak için çekilmiş sanki. Görsellikte bir başka boyutuydu,güzelliğinin...


Beni en çok şaşırtan yok artık dedirten film ise ''Köpek Dişi''ydi...Başından ,sonuna kadar şaşkın, şaşkın izledim. Bambaşka bir sinema deneyimiydi...

 En beğendiğim animasyon filmi:İntihar Dükkanı en beğendiğim yerli film ise Kelebeğin Rüyası ,en en kötü film ise Umut Üzümleri oldu..

En beğenerek izlediğim dizi ise 4 sezonunu 10 gün de bitirdiğim Dawnton Abbey oldu.
2013'de en severek izlediğim yerli dizi  ise; Güneşi Beklerken... Kerem Bürsin;valla bu adı ezberleyin ,geliyo diim size...


En eğlendiğim gece sülalece yaptığımız kop kop gecesi... Bütün sülale Anadolu Hisarı Öğretmenevinde toplandık ve çok eğlenceli bir gece geçirmiştik.
 

En eğlenceli gün ise; Ercangillerle yaptığımız , Sabah kahvaltısında Fethi Paşa Korusunda başlayıp, Rumeli Kavağı, Garipçe Köyü ve sonunda yine Çamlıca'da yediğimiz geceyarısına az kala yemeği ile sona eren 'Anlat İstanbul uzuuuun uzun anlat'' gezisi...

2013'ün  en keşifli gezisi ise Zuz ve Nermin ile yaptığımız ayaklar nereye biz oraya ya da '' Söyle İstanbul'' gezisiydi... Kahvaltıyla Eminönü'nde başlayan gün,İş Bankası Müzesi gezisi, Caferağa Medresesinde kahve, Küçük Ayasofya  camiii, ahşap yakma atölyesinde karşılaştığımız Piri Reis Haritası, Ayasofya'ya karşı yediğimiz akşam yemeği ve hiç tanımadığımız gelin ve damatla çektirdiğimiz fotoğraf mizansenleri ile  sona ermişti.


















En lezzetli gün ise; Ece, Begüm, Elçin ve Zeya ile yaptığımız Burgazada gezisiydi...  Sabah,Ergün Pastanesinde kahvaltıyla başlayan gün, Burgazada öğretmenevinde kahve, Kalpazankaya'da bira ,patates  yine Öğretmenevinde akşam yemeği ve en son Ergün Pastanesinin çilekli milföyleriyle sona ermişti... Çok ama çok da eğlenceli bir gündü ayrıca...
En hüzün duyduğum gün: Haydar Paşa'dan son trene binmekti... Artık Haydar Paşa'dan tren kalkmayacağını binmek buruk buruk etti içimi...


En  yıldızlı gece)) Zeya ve Ebrucuk ile elimizde çay kupaları, battaniyelere sarınmış halde Zeya'nın terasında gece dörde kadar yıldızlar altında oturduğumuz geceydi... Büyük Ayı,Küçük Ayı, Samanyolu bize şölen yaptılar...

2013'ün en güzel seyehati: Ece, Begüm,Nermin, Zeya ve Timsal Hanım ile birlikte yaptığımız Cunda seyehatiydi...İİndiğimizde Zuz'un meşhur kahvaltısıyla başlayan tatil gündüz deniz kıyılarında gece Cunda meyhanerinde coştuk durduk...Badavut ise torbadan çıkan sürpriz gibiydi...



2013'ün en güzel ailece yapılan gezisi '' Suyun Öte Yanı'' gezisiydi.Edirne ve Karaağaç gezisi Hatta Naziş yürüyerek Yunanistan'a geçmiş. Bir köye kadar yürümüş, orada bir kahvede çay içip, sohbetler edip  dönmüştü... Selimiye Camii, Lozan Müzesi, Edirne çarşıları,Uzun Köprü  unutulmaz anlarımız arasına girdi..




 

(Soğuktan donan ellerimi Uzun Köprü yanındaki kahvede ısıtırken...)








                    2013'ün benim için en önemli olaylarından biri '' İmza;Karın''   dı...124 kadın bir araya gelip  hayatımızdaki erkeklere yazdık ve gelirini '' Sınır Tanımayan Ebeveynler Topluluğu'' bağışladık.

Katıldığım sosyal olayların en eğlencelisi;benim aralarında bulunduğum yüzlerce kadının, dünyada ise milyonlarca kadının aynı anda birlikte dans edip,kadına şiddete dikkat çektiği  ''One Bilion Rising '' di...






2013 de ki en medyatik olayım:)) kazanamadığımız bir tv yarışmasına katılmaktı:))'' Aileler Yarışıyor'' da ailenin yengesi sıfatıyla yarıştım. Kazanamadık ama hem çok eğlendik hem de çok güzel bir anı oldu...
Resimde sunucunun beni alkışlamaktan kendini alıkoyamadığı halini görmektesiniz:)))




 2013 de ki en lezzetli etkinliğim ise Missgibi'nin daveti üzerine katıldığım Şef Eyüp Kemal Sevinç ile gerçekleştirdiğimiz, ''Meksika Yemekleri Gecesi'' ydi...Birlikte pişirdik ve güle oynaya yedik...





 2013'ün benim için belkide en kayda değer olayı, sizinle birlikte gerçekleştirdiğimiz '' Bizim de bir Ana Sınıfımız Olsun mu?'' projesiydi... Hiç ummadığım kadar desteklediniz, seyretmediniz yanımızda oldunuz ve ana sınıfı diye çıktığımız yol neredeyse bir okulun  ihtiyaçlarını karşılamaya yettiği gibi çevre okullarla da paylaşılmasına kadar gitti...Onlar sadece etkinlik için kumaş parçamız bile yok demişlerdi sizin sayenizde projeksiyon makineleri, oyun halıları ve bir kaç yıllık stok malzemeleri oldu...2012 sonlarına doğru başlattığımız bu kampanya 2013 başlarında da devam etti...


(Diyarbakır/Hazro'nun bu köyünde artık bizim katkılarımızla gerçekleşen bir ana sınıfı var...)

2013 de karşılaştığım en büyük sürpriz...Ordu'dan gelen kardeşim Metin'in bana sürpriz yapmak için haber vermemesi ama benim ona vapurda rastlamam ve çaprazımda duran Metin'e usulca - sen misin? demem:))Ve ilginç olan günlerden de 1-Nisan olması:))



2013'ün en nostaljik günü, karı-koca yaptığımız Fındıkzade günü... Mezun olduğum lise, arkadaşlarımla oturduğumuz pastaneler, eski evimiz, Goralı... her şey her şey çok güzeldi yeniden...
 



  2013 de en sevdiğim mekan: Alkım Kitabevi üstündeki;Şahane manzaralı Kafka Kafe
 ve Kadıköy Balıkçılar Çarşısı içindeki Otantik Anadolu Yemekleri lokantası oldu...

 Bu yılın en lezzetli keşfi, ''Macera Kitabım'' Yazarı; Özlem sayesinde oldu. Bu Budapeşte başka bir Budapeşte idi...


 

Yılın benim için sağlık açısından en kötü olayı birden 17 ye fırlayan tansiyonum oldu ve kendimi birden hastanede buldum... Ara ara ataklar yaptı ama şimdilik sakin...

2013'ün   Türkiye açısından en önemli olayı kuşkusuz ki ''Gezi Direnişi''ydi... Ve artık ''Gezi''den önce ve ''Gezi''den sonra diye bir kavram var...



    Ve 2013'ün en müjdeli haberi ile bitirelim 2013' ''en'' leri yazısını... Bana göre en müjdeli haber : Mustafa Balbay'ın  özgürlüğüne kavuşmasıydı.
Darısı 2014' e diyelim artık...