Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

11 Aralık 2009 Cuma

Dün Cancan'la hallettiğimiz evi bugün pürü pak ettim. Biz de Cancan'ın gelmesi şöyle olaylara neden olur.

Gelmeden önceki gün , O'nun geleceği günün akşamının yemeği hazır edilir. Onun sevdiği bir yemek de ikram olarak hazırlanır, Annesi ne yiyecekse getirse bile. Salondaki sehpa tv önüne çekilir, üstü battaniye ile kaplanır. Çünkü köşeler takılan koruyucuları Cancan bizzat toplamıştır. Ortada bilumum ağza atılacak ya da sakıncalı ne varsa kaldırılır. Laptop neyin elbise dolabına saklanır.

Geldikten sonra bolca oynanır, öpüşülüp koklanır, oynanır , zıplanır.Ne kadar toplansa bile cep telefonları ortada unutulmuştur. o kulağına dayayıp baba baba derken ver de sana büyü büyü yapayım denir, O her seferinde bu numarayı yei şimdilik. Yenilir, içilir. Ev dağıtılabildiğince dağıtılır, bu konuda tüm sınırlar aşılır.

Cancan gittikten sonra ev yeniden toplanır beş dakika sonra daha çok özlenilir.

Şimdi tertemiiiz miiiis gibi evimde, giyindim kuşandım Gamsegamse' yi bekliyorum. Okuldaki yılbaşı panayırı için , çocuklarla birlikte takı yapma etkinliği yapacakmış. Okul yanınıza şöfor verelim , demiş ama O annemle biz daha iyi yaparıx demiş. Şimdi ben yazarken geldi bile:))). Birazdan gidip malzeme alacağız. Gamse'nin en sevdiği şeylerden biri bu boncuklarla uğraşmaktır zaten.Gidip boncuklar, keçeler , zincirler alacağız , çok zevkli olacak çok.


Hadi gittik biz, yağmurun kollarına doğru...