Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

27 Aralık 2009 Pazar

haftada bir pazar

Bu gün güne şu müzikle başladım,(ilgilenen için sayfamın yan tarafında videosu var) Gamse 'den çaldım , bayıldım , defalarca dinledim sonra sayfamın yan tarafına video olarak koydum, facebook da paylaştım. Teyzem , Karayolları lojmanında otururdu, lojmanda Melet ırmağı kıyısına yakındı daha doğrusu şantiye. Eniştem orada makne şefiydi, Babamın sınıf arkadaşı da karayolları şefi. Biz o nedenle orada , tabiri caizse at oynatırdık resmen.Bahar aylarında, bekçileri atlatır, duvarlardan aşar, ırmak kıyısındaki çingene kampına seyire giderdik. Bahtımıza bazen düğüne rastlardık. Korku nedir bilmezdik ki, bizim için çingene Paprika'daki( PAPRİKA ÇİNGENE AŞKI - ERICH VON STROHEİM) ya da Türkan Şoray'ın Ateşli Çingenelerindeki gibilerdi. Romantik bi şeydi yani çingene olmak. Şimdide çiçek kokulular.Yani bi evveliyatım var onlarla:))) Sonra Emir Kusturica'nın Çingeneler Zamanını kim unutabilir ki.Neyse işte ben bumları düşüne düşüne defalarca dinledim. Bi yandan da çayla patatesli börek yedim. E herkes uyumaktaydı ve ben açtım. Naziş'im erknden gitmişti veli toplantısına. Gerçi sonra Gamse de kalktı, ona da benim usul kahvaltı ikram ettim ve Suzan Kardeş'ten Makyaj Odaları Şarkılarını dinlettim. Yılmaz Erdoğan'ın Telli Turnamını çok sevdi.Bu anlattıklarım yataktan kalktıktan sonra yaptıklarım.

Öncesinde Naziş giderken uyanınca ,yatakta Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun'un Sen Bir Meleksin filmini izledim, yarı bıraktım başka kanalda Engin Çağlar ve Emel Sayın'ın bir filmiyle devam ettim. Sonra yarı buçuk Dünya Bir Tiyatro sahnesidir izledim, Emrah konuktu açmadı beni sonrada acıktım kalktım zaten. Kocam ben uyuduktan sonra Tarihin Arka Odasına devam etmiş. Sarıkamış konuşuluyordu çok da ilginçti ama uyumuş gitmişim. Nazlı radyodan dinliyor sabaha kadar( aynı anda radyodan da yayınlanıyor, (bu programı keşfetmeyen varsa şiddetle tavsiye ediyorum) .


Günün sürprizi Cancan'ın gelişiydi. İçerde deriiin bir uykuda. Annesi ofise çizim yapmaya gitti. O da Babanne mi? Cicianne mi? derken ; Ciciannede karar kılmış:))). Bana - Lale demesini tercih ederim , ama hep birlikte bu eğilim içindeler heheheh. Bne de kocama dede dedirttim ödeştik. Öyle güzel dedeh diyor ki:)))İyi oldu gelişi yılbaşı araya girecek görüşemeyecektik.Nazlı ablası da toplantısını yapıp geldi. Birlikte uyuyorlar şimdi.


Şimdilik bu pazar söyleşisi bu kadar.

Not: Ayfer Tunç'un Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihine başlıyorum bu gün. Leylak Dalıcım çok seveceğimi söylemişti daha önce. Bitireyim konuşuruz , yada ara ara okudukça izlenimlerimi yazarım zaten.