Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

10 Mart 2010 Çarşamba

Düne kolay :)))

Hafiften perdelerini araladı mı? ne; güneş. El sallayıp duruyor bana.
İş bu nedenden dolayı ev de yokum bu gün. Öğleden sonra okey grubumla buluşucam , yiyip içip okey oynayacağım. Akşam da sizin tanıdıklarla:))) Zuz'da toplanıyoruz.

Dün tüm gün Cancan, Annesi ve Zuz 'la eve yayıldık.İşlerini bilgisayardan yürüttüler, işe kırdılar . Kaç kez çay demlendi , kaç kez masa kuruldu hatırlamıyorum. Kahvaltı masasını toplar toplamaz , mercimekli köfte ne zaman olur dediler ya blşicikler demem ben onlara daha...Cancan'la dile kolay tam 12 gündür görüşmemişiz. Onun kayak macerası, bizim gezmeler falan uyuşmadı , ama yok asla bir daha böyle uzatmayız. Gamsegamse hasretinden çocuğun totosundan hart diye Cancan'ın deyimiyle aaart diye koca bir ısırık aldı.Evin her bir tarafını dağıttık, dibe vurduk. O yüzden , onlar evden çıkar çıkmaz elektrik süpürgesi taktım. Sonra da kendime çay demledim hehehehe.

Canım Loksadra Yunanistan'a gitti , ama dayanamıyor İstanbul hasretine , sütçüsünü, bekçisini bile özledi. Buradakiler insanlık nedir bilmiyor diyor. Son sayfalardayım, bu ara kitap elimde, gözümde gözlük uyuya kalıyorum. Sanırım bu akşam biter. Sonra Sahilde Kafka ya devam.

Şimdilik gittim ben, keyifli bir gün olsun herkese...