
. Ayşe Kilimci benim çok yakın arkadaşımın -Deniz- teyzesinin oğlu ile evlidir. Kayınvalidesi yani , Deniz'in teyzesi, notlarını gizlice okuduğunu ve bunu yazan benin Gelinim diye nasıl gizli gizli sevinç duyduğunu anlatırdı bize. Leylak Dalı''mın paketinden çok zarif bir kart ve kızların ve benim adıma ayrı ayrı kitap ayraçları çıktı. O kartı seçişteki zariflik gözlerimi yaşarttı-Bir lale sepeti. Kartın güzelliğine vuruldum. Blog dünyası beni günden güne şaşırmaya , her gün yeni iyikiler dememe devam ediyor böylece. Burada yaşadığım güzellikler saymakla bitmez. Fotoğraf yarın koyacağım , çünkü iki makine var evde güya, ikisinin de ya pili bitmiş ya şarjı yoktu.
Dün başlattığımız yürüyüş etkinliğim bu günde devam etti. Bu kez de Kuzguncuğa indik hiç bilmediğimiz sokakları keşfede keşfede ve Kuzguncuklu olmaya iyice karar verdik

Dönüş yolu Fethi Paşa korusu içinden oldu. Zeya ve Ece bu yolu iyi bilirler, çok keyiflidir. Yine karşıda Boğaz arz-ı endam eyler, orman içinde bir patika. Yol kenarları mevsimine göre çiçeklendirilmiştir. Şükrede şükrede çıktım, yanı başımda , hemen elimin altında böyle bir güzellik olduğu için. Yerler meşe palamutu doluydu. İşciler lale soğanlarını toprağa yerleştiriyorlardı. Her taraf hercai menekşe , papatya kasımpatları ve siklamenlerle doluydu. Ağaçların altındaki jimnastik aletlerinde birazda spor yaptım. Yeni yıla bir kaç kilo daha az girebilmek niyetim. Zuz kafamı ütülemekte. Hah şimdi hatırladım rüyamda O'nu kilo almış gördüm, oh gördün mü? diyorum bi de:)))). Gamsegamse ve O, hani şu yiyip yiyip kilo almayıp, durmadan da şimdi ne yiyelim diyen tipler vardır ya onlardanlar. Gelirken birazda pazar alış- verişi yaptık.
Eve gelince çayı koydum hemen, dilim damağıma yapışmıştı. Sonrada akşam yemeği hazırlığı , kuru fasulye yanına bulgur pilavı ve vişne kompostosu yaptım. Accık accık yiyeceğim. Ah dün akşam yediğim bir kase kabuklu bademin vicdan azabını duymaktayım hala:)) Ama Çok Güzel Hareketler Bunların yanına çok yakışmıştı napimmm.
*********************************************************************************
Not: şu anda şehit haberleri var tv de. Ben diyorum ki'' eceli gelen köpek cami duvarına işermiş''. Artık bunun toptan bitmesi gereken yere geldik. Ben burada boyumu aşan şeyleri yazmam pek. Her konuda söyleyecek bi sözüm benim de var elbet. Her sözümü her yerde söylemem ama bıçağın kemiğe dayandığı an bu an. Yüz yıllık yanlış politika bir günde çözülemez elbet. Ama bir adım ileri iki adım geri, mehter marşı formuylada olmayacağını da görüyoruz. Bu konuda tek bildiğim var;Terörün hiç bir haklı nedeni olamaz. Şiddet hiç bir şeyin çözümü değidir.
*********************************************************************************
Bu sabah yatakta kendimi, yarın Can gelirse ne pişirsem acaba derken yakaladım. Geçtiğimiz perşembe gününden beri görmedik, çok özledik.
***********************************************************************************
Kitabım bitti- İmkansızın Şarkısı- çok beğendim, çok yolculuklar yaptım Vantabe, Nauko , Midori ve Reiko ile.
Leylak Dalı'mın hediyesi kitabımı bu sabah yarıladım. Benim için hoşluklarla dolu, yazarın kayınvalidesinden bahsediyor ara ara ve ben O 'nu tanıyorum.Ve meyveler edebiyatımıza ne çok şey katmışlar. Mesela Karadutum Çatalkaram Çingenem demeseydi Bedri Rahmi...
“Karadutum, çatal karam, çingenem….” diye başlar şiir ve devam eder gider.
Bir çoğumuz biliriz bu şiir'i. Ve sanırız ki şair, bu şiiri eşi için yazmıştır.
Oysa sairin esi için tam bir dramdır bu yazılanlar!
Eeeeen dip not.
Karadut gerçeği;
1949'da bir gün İstanbul Büyük Kulüpteki bir toplantıda, davetliler Bedri Rahmi'den bir şiir okumasını istediler. Eyüboğlu ayağa kalktı ve Karadut'u okumaya başladı.
"Karadutum, çatalkaram, çingenem.
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karimsin…"
Bedri Rahmi, şiiri okurken aniden gözlerinden yaşlar süzüldü. Salondaki herkes niye ağladığını anlamıştı, tabii herkesten çok hemen yani başında ki karisi Eren Eyüboğlu. Çünkü şiirde bahsedilen karısı, şu an yanındaki karısı değildi.
Şiiri 3 yıl önce, bir başka kadın Mari Gerekmezyan için yazmıştı.
"Kara saplı bıçak gibi " Mari, Bedri Rahmi'nin asistanlık yaptığı Güzel Sanatlar Akademisi'nin heykel bölümüne misafir öğrenci olarak gelmişti. O dönem askerliğini yapmakta olan Sair – Ressamın sinesine "Kara saplı bir bıçak" gibi saplanmıştı. Mari, Bedri Rahmi'nin bir büstünü yapmıştı. Bedri Rahmi bu büstü, Mari'nin çeşit çeşit portresiyle ve ona yazılmış şiirlerle yanıtlamıştı. Artik asklarından bütün İstanbul haberdardı. Bedri Rahmi sanatında tam bir patlama yasıyor, Eren Eyüboğlu ise sabırla eşinin kendine dönmesini bekliyordu.
*************************************************************************************
Bu ara bloglarda , çekilişlere rastlıyorum, bloglarının reklamını yapmak gibi bir şey. Ben de bu yazıyı sonuna kadar okuyanlar arasında çekiliş yapmak isterdim:))) Mesuud olmuş görmek isterim sizi( Bir Türk Sineması repliği)