Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

4 Ocak 2010 Pazartesi

Hafta Sonunu Cancan'la şahane bir şekilde noktaladık. Annesi kuaföre gitti O da bize geldi. Böylece yeni yılın ilk ziyeretini gerçekleştirdi. Misler gibiydi çok şendi. Ablalrı da evdeydi. Bir sürü etkinlik yaptılar. Kutuları üst üste boy sırasına göre dizip kule yaptılar. Koştular zıpladılar. Cancan yine çaktırmadan her fırsatta bizi ısırdı. Gamse sabah kolum niye acıyo böyle diye bakınca Cancan'ın bıraktığı hatırayaı gördü. İnci gibi diş izleri:)))

Gece bir buçuğa kadar Deliler Evi'ni okudum. İnsan bırakamıyor. Bir şeyin ucu hemen diğerine bağlanıyor, Bir karakter sahneye girdiğinde , bir diğerinin sahne girişini de yapmış oluyor. Tam 300 karakter var kitapta, hepsinin birbirine bağlanış biçimindeki ustalık insana Ayfer Tunç önünde şapka çıkarmaya zorluyor. Son yıllarda okuduğum en iyi kitaplardan biri olduğunu söyleyebilirim. Dewey ise aynen Magissa'nın dediği gibi:))) yani diyorum. Çok farklı bulacağımı , Her Gece Josephine tadında olacağını sanmıştım.

Kızların ikisi de bu akşam yemeği dışarda arkadaşlarıyla yediler. Halbuki biz de de Babaanne yemekleri vardı. Biz karı koca Yumbuldağı ana ana yedik.( Kısa boylu, tombik kayınvalideme , kocam yumbuldak derdi). Ben işteyken gizlice eve girip su böreği yapıp bırakan, çamaşırları katlayan, karnım ağrısa üzülüp ağlayan kayınvalidemi rahmetle , güzellikle andık. Gamse yaramazlık yapınca, kız sen kime benzedin deyince ; Gamse'ninde cevap olarak - Annem diyo ki, yüzüm Anneme , huyum size benziyomuş . Geldi bana - Lale bizim huyumuz nasılki dedi- ben de çok güzell dedim. Aynı Gamse gibi hehehehe. İyi huyludur benim kızım:))))


Yazımı yazdıktan sonra Ezel başlayana kadar kitap okuyacağım . Yazarken fonda Musa Eroğlu Mihriban'ı söylüyor. Kulaklarını çınlatıyorum zeya...