Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

25 Mart 2012 Pazar

pazar söylencesi...rüyalarda buluşuruz




Şok diyetimin üçüncü günündeyim. Fena gitmedi ama biraz gerginmişim:))
Hafta Sonuna iki film bir kitap sığdı. Daha önce elime aldığım ama araya nedense başka kitaplar girince bu günlere sarkan; Arıza Babaların Çatlak Kızları-Ayten Kaya Görgün'ün. Bir göç hikayesi ile başladı ama sonrada gerçekten de arıza babalarla çatlak kızların hikayesine dönüştü. Ha şimdi ne yapacak bu kızlar diye elimden bırakamadım gece. Zaman zaman sanki Sıdıka'dan, zaman zaman Sevgili Arsız Ölüm'den sahneler getirdi aklıma. Bir bölümünde başına gelen için çok acı ama anlatılınca komik olan bir yerinde çok güldüm.Bir yerlerde yaşayanların, başka hayatların ama yanıbaşımızda da olabilenlerin hayatları...ben sevdim kitabı.Leylak Dalıcım, Madeni Cesaretim sağolasınız var olasınız.Hayatıma her gün katacak, renk verecek bir şey çıkıyor valla sizden...

İlk film üye olduğum bir siteden geldi.Devrimden Sonra...Türkiye'de sosyalizm olsaydı ne olurdu filmin konusu...Bu yaklaşıma futurizm deniyor. Yani futiristik film, modern bir yaklaşımla, gelecek hakkında öngörüyü işleyen bir film oluyor. Umarım açıklayabilmişimdir. Üşendim şimdi googleye bak, araştır yaz :)Film kadrosu çok güçlü, şaşırdım izledikçe.Biz cumartesi günü kahvaltı yaparken karı koca izledik. Filmin öyle çok güçlü bir yapısı yok, sanatsal yanı yok, aksiyon yok, romantizm yok , biraz belgesel havasında çekilmiş gibi... ama izlemenizi öneririm.Bu nasıl iş demeyin.Son bölümde Cezmi Baskın çok komikti. Ben zaten Cezmi Baskın'ı görünce izlemeye karar vermiştim.























İkinci film ise her hafta yapmaya çalıştığımız aile sinema etkinliği idi.Capitol 4 nolu salonda izledik. Yatar koltuklara yattık, keyif yaptık. Gitmeden önce fragmanlarını izlemiş çok beğenmiştik ama izlerken o kadar beğenmedik. Aslında filmin cümlesi güzeldi.- ''Herkesin veremediği bir mektubu vardır'' -ben düşerim bu cümlenin peşine dedim:))Oyuncu kadrosu süper, film platosu görevini yapan Bolu'nun Göynük kasabası harika. Tabi biz hadi Göynük'e gidelim demeye başladık bile. O çınarların altında yürümezsem, o merdivenlerden kule'nin olduğu tepeye çıkmazssam, o minicik fırından ekmek almazssam, ağaçlar altındaki o banklarda oturmassam olmaz. Hikaye güzeldi, müzik güzeldi, oyuncu kadrosu süperdi. Filmde bir zorlama vardı , çözemedim.

Saatlerimiz ileri aldık. Bundan böyle böyleymiş. Bir daha geri almayacakmışız. Şimdi ilk bu saatlerle oynandığında kalsaydık, saat kaç olurdu meselesine taktım. hepimizin bir biyolojik saati var. Ben erken kalkmaya kurgulanmışım. Abi şimdi ben bir saat geç mi? kalkıyorum, yoksa zaten erken kalkan bu bünyeyi siz bir de bir saat daha mı? erken uyandırıyorsunuz.



Gamse derse gitti, Naziş henüz yatıyor. Biz kendimize Göksel Baktagir ziyafeti veriyoruz. Bu şok diyet yüzünden sabah kahvaltılarını ailece yapamadık bu hafta sonu. Çayımla eşlik ediyorum onlara. Onlar'da Allah versin, daha ziyade etsin. Benim yediğimde içtiğimde gözleri kalır ama simitleri, zeytinli açmaları, yumurtaları , caaanım peynirleri löp löp götürdüler gözümün önünde.
Neyse bu gün son gün, yarın normal yaşantıma yani normal diyetime dönüyorum.

Ah! bi de de dün gece uykumdan gözümün ağrısıyla uyandım. Ama ağrıyı tarif edemem sanırsınız Arıza baba Hıdır, çatlak kızı Eylem yerine benim gözüme yumruk attı. Kalbim sanki, gözümde attı ve oyulur gibi ağrıdı. Kalktım buzdolabından , şu içi jelli gözlüklerden aldım taktım, bir tane parol aldım, lavanta yağı ile şakaklarıma masaj yaptım. Dalmışım sonrasında. Sabah kocam bana rüyasını anlatıyor, rüyasında göz doktoruna gitmiş. Doktor tek gözünü 24 saatliğine kapatmış. Hey yavrum hey dedim, karın azap içinde kıvrandı, sen rüyalarında doktora git. Bir de demez mi? kapatalım gözünü, doktor öyle söyledi. Biz tasaaruf ediyoruz böylelikle, birimiz hastalanıyor, öbürü rüyasında doktora gidip , reçete yazdırıyor.


Hava çok güzel ama şimdilik bir programımız yok. Naziş, biraz kırgın gibiydi, dinlenerek geçirmek isteyebilir günü...Gamse zaten dışarda.Yani kocamın deyimiyle; ne gele gele diyorum, bu gün için.

İyi pazarlar olsunnn

düzenleme:)) ben yazıyı yazarken program yapıldı. Naziş arkadaşlarıyla Kuzguncuk'a kahvaltıya gidiyor. Biz de koruya kahve içmeye. Belki Gamse dönüşte bize katılır.