Biraz daha yatakta oyalanıp kalktım, kahvaltıyı hazırladım, zaten poğaçalarımız vardı, Tuçe de simit getirmişti. Birlikte kahvaltı yaptık. Hemen salonu toparladım, onlara yine bir yiyecek , içecek ,kuru yemiş tepsisi hazırladım ve onları ders çalışmaya bırakıp, günlük işlerimi yapmaya koyuldum.
Dün akşam kitabımı bitirmeden yatmadım. Uçurtma Avcısını. Son bölümlerinde ağlaya zırlaya bi haller oldum. Naziş de tam kendime çay hazırlayıp okumaya çekilirken Lipton Huzur vermişti, al anne bunu dene çok rahat uyuyosun hem de demişti., tadını pek sevmedim ama sanırım onun da etkisiyle küp gibi uyumuşum. Kitabı tavsiye ediyorum. Konusunu bir önceki yazım da kırmızı harflerle yazmışım zaten. Dili çok güzel, anlatılanların gerçek olduğunu bilmek insanı daha da sarsıp kitabı daha da etkileyici hale getiriyor. Afganistan hakkında okuduğum ikinci kitap bu, ilkini de aşağıda tanıtıma aldım, çünkü bunu da okumanızı tavsiye ediyorum.Bilirsiniz ben şunu bunu okudun beğendim beğenmedim derim ama kolay kolay kitap tavsiye etmem.


Şirin-Gül, yalnızca açlıktan, yoksulluktan, hak ve hukuksuzluktan değil, Kızılordu´dan da, Mücahidin´den de, Taliban´dan da kaçmak zorunda kalmıştı yaşamı boyunca. Hem de uğradığı baskılara, işkencelre, tecavüzlere karşı.
Pazar günü Zuz kahvaltıya gelirim demişti ama sonra kahvaltı sonrasına bıraktı. Bnede mücver olayını kıymalı poğaça olayına çevirdim. Baktım dolapta iki tane haşlanmış patetes var , birazcık kıymalı iç ayırıp onlarıda içine ezdim ve böylece Gamsegamse'nin de istediği oldu. Çünkü O patatesli içle hazırlanan böreğe poğaçaya bayılır. Zuz gelince birlikte ikindi çayı içtik. Biraz didiştik çokça gülüştük ve çok geçe kalmadan akşam yemeğini de yanına alıp gitti)).
Bu gün pazarımız var, birazdan çıkıp dolaşacağım, şimdi yiyecek dışında ne saçmalık varsa alır gelirim yine)).
HADİ BAKALIM İYİ BİR HAFTA OLSUN HEPİMİZE