Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

26 Eylül 2012 Çarşamba

Çarşamba yazısı

Nihayet Muhteşem Yüzyıl bitti  de kendi köşeme çekildim. Acaba diyorum dizilerin sadece özetlerini izlesek de  tüm geceyi onlara heba etmesek...

Bugün sevgili görümcelerimle ev gezmesi yaptım , pek de şahane oldu.İki görümcem ve  yaşı ne olursa olsun  aile içindeki konumu en güççük gelinleri olan  ben;  bir diğer görümcemin  gelini hem de  benim kankam olan Meral'e gittik.Hava da çok güzeldi. Oturduk, sohbetler ettik, yedik içtik. Ben diyetteyim diye hafif hafif şeyler hazırlamıştı ama altın vuruşu üzeri mürdüm erikli bir tatlı ile yaparak o hafifliğin acısını çıkarttım.

 


Akşam olunca , yine görümcelerimin peşine düştüm, çarşı pazar dolaşa dolaşa eve geldim.Benden aşka gelip bi sürü kavonoz aldılar:))Günün kısa özeti budur.


Kış hazırlıklarında son noktayı koydum demişken, Çiğdem'in aklıma girmesiyle dün bir  kışlık versiyon daha yaptım... Ay iki kalas bir heves diye de isim koymuş:))Ben aşağıda gördüğünüz geçen yıl, Fikri Mühim'in yemekli filmler yarışmasında kazandığım rendemle yaptım bu işi ama son anda elektrik kesilince yine atalardan kalma cefakar ve de vefakar  rendemle  tamamladım...Pazartesi günü de mürdüm eriği marmelatı yapayım valla son. İyi ki bizim pazarda biberiye yoktu bir de, olsaydı Leylak Dalıcım'ın  biberiyeli domatesli bir kahvaltılık tarifi vardı. Allah kocamı korudu. Bi daha kavanoz peşine düşecekti adamceyiz:))

 Baz tarifte, iki kabak, bir havuç, yarım çay bardağı zeytinyağ ve bir kaşık un var. Bu ölçüyü istediğiniz gibi çoğaltabilirsiniz. Ben dört ölçü yaptım mesela...Kabak ve havuçlar rendelenip, hızlıca yağda çevrilip kavruluyor. Altını kapatmadan önce de bir çorba kaşığı unla biraz daha  karıştıra karıştıra pişiriyorsunuz. Soğuyunca da, porsiyon porsiyon poşetledim dondurucuya salladım.Şimdi bunu nerelerde kullanacağız? valla bu kısmı aynen Çiğdem'in sayfasından kopyaladım:))Zaten siz onun sayfasına gidip resimli  olarak görün daha iyi... Buraya bi TIK

1.) İçine bir avuç ceviz dişe gelir kıyılır. Bir tutam dereotu, biraz kırmızı biber ve sarmısaklı yoğurt konulursa nefis bir kabak salatası olur.

2.) Taze soğan, dereotu, maydonoz eklenir. Un, yumurta ve yoğurtla karıştırılır mücver olur.

3.) Taze soğan, dereotu, maydonoz, nane, pul biber eklenir. Börek içi olur. O böreği yaparken yufkanın üzerine bir de soda dökülürse tadına doyulmaz.

4.) Sebze çorbasına katılır lezzet verir.

5.) Yumurta, dereotu, taze soğan ile de işte size omlet...

İki kalas bir heves işte :) Afiyetle...



Bu sıralarda okuduğum kitap; Paris'teki Eş... Ernest Hemingway'in gençlik yılları, yazarlık yolundaki ilk çalışmaları ve aşkları...Remzi Kitapevinden çıkmış.Çeviri şahane...Leyla İsmier Özcengiz öyle bir çeviri yapmış ki , sanırsınız Türkçe yazılmış bir kitap okuyorum. Bir kitabı vezir de eden rezil de eden çeviri bence. Ne kadar güzel kitaplar, kötü çeviri ile heba oluyorlar, insanı okurken bayım bayıyorlar yoksa.Kitabı alırken, çeviri yapanın ismine de özellikle dikkat etmekte fayda var. Solmaz Kamuran, İlknur Özdemir ve de Leyla İsmier Özcengiz ismini görünce korkmadan alın derim, naçizane...

Tamaaam bu yazı da bitti...