Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

23 Kasım 2011 Çarşamba

Öğretmenim canım benim


Benim gözümde hala bu kadarcıklar , yolda öğrencilerine ya da velilerine rastladıklarında anlıyorum büyüdüklerini , öğretmen olduklarını...

Başka meslek düşünmediler umarım hep de öyle düşünürler. Eğitim ve öğretimim toplumun ekmeği , suyu kadar önemli olduğunu aynı bu gün hissettikleri gibi en kızgın ,en üzgün , en çaresiz anlarda bile hiç unutmazlar. Onlar unutmasın ki yetiştirdikleri de unutmasın.Öğretmen annesi olmAK , öğrenci annesi olmak kadar zormuş meğer. Ben diliyorumki, en doğruyu, en güzeli öğretsinler , öğrenci anneleri de istiyor ki en doğruyu en güzeli öğrensin.Paydalarımız ortak yani...

Kızlarımın nezdinde tüm öğretmenlerin öğretmenler gününü kutluyorum.

Dün, bugün Ben

Şu anda aynı akşamdan kalmalar gibiyim. Bunun için alkole falan ihtiyacım yok benim, gece yatarken aldığım bir alerji hapı sabaha bu şekilde kalkmamı sağlıyor. Sabahları dünyaya olan adaptasyon sürem iki katına çıkıyor.Gördüğüm rüyaların absürdlüğünü anlatsam absürd bulursunuz:)) Bir tanesini kocama anlattım sabah... seeeeen hem de seeeen diye o bile şaştı. Rüyamda ben milletvekilleri arasında meclisteyim bir taraftan da elimde ki simiti dişliyorum. Kürsüde bir ara Kılıçdaroğlu'nu gördüm, konuşması sırasında alkışlıyorum, sonra Tayyip Erdoğan çıktı anam onu da nasıl alkışladım bilemezsiniz. Dengesizmiyim neyim.Şimdi rüyada başbakan görmek ne demek ona mı? baksam yoksa muhalefet görmek ne anlama gelir ona mı? baksam bilemedim.

Sabahtan başladım ama önce dünü anlatmalıydım. Dün arkadaşlarımla buluştum. Bu arkadaşlarımla aynı mahallede oturdum, aynı okula gittim, bayramlarda bando takımı arkadaşlığı ve de basketbol takımı arkadaşlığı yapıp bi sürü bi sürü anı paylaştım.Yazın Ordu'da buluşmuştuk . Şu hepinizin ağzının suyunu akıtan pideli resimlerde ki grup ama bir fazlasıyla bu kez Nimet'de katıldı aramıza. Bu kez Kadıköy sokaklarını arşınladık. Sabah kahvemizi Fazıl Bey'de içtik. Sonra biraz dolaşıp , Hümeyra'ya konuşlandık.Yedik ,içtik çocukluklarımızı ve de çocuklarımızı, eski komik hallerimizi hatta eski aşkları bile konuşup ne güldük ne güldük. Nimet ile ben kanlı 1 Mayıs'da canını zor kurtaranlar arasındaydık. O gün annem bizi güya göndermemiş biz de güya sinemaya gitmiştik. Akşam haberlerini dinlerken Nimet'le ikimize dönüp, gördünüz mü? iyi ki de göndermemişim sizi demesine şaşkın şaşkın bakışımızı hatırlayıp acı acı gülümsedik.Saatler su gibi aktı ve ayrılık vakti geldi. Nurgül'ün bir daha ki sefer İstanbul seyehatine ya da yazın Ordu buluşmasına kadar vedalaşıldı. Ama biz arada toplanır , Nurgül'ün kulakalarını çınlatırız dimi kızlarr....

Akşam'da Görümcem geldi, Tokat'dan... Tokat işi masa örtüleri ve cevizli ekmekleriyle... Kocamın yüzünde güller açtı, yüzünde bin gülümsemeyle abla abla diye diye sohbet etti:)). Yalnız bir ara Görümcemin kızı Banu ; benim kitaplarım , yengemden daha çok demiş. Onu kıskanmış, ben sana biraz kitap alayım dedi. Ben masa örtümü incelerken duymamışım demek ki heheheheh.

Bu akşam Muhteşem Yüzyılda Nigar Kalfa muradına eriyor , kaçırmayın:))

Şimdiii bu yazı burada bitiyor. Yarın beni balkonuna yemeğe çağırıp, yan apartmandaki kına gecesi için atılan havai fişekleri; senin için havai fişek bile attırıyorum bak diye bana yutturmaya kalkan, beni yolcu etmeye garaja gelip, ben gecikince benim otobüse kendi binip İstanbul'a gelmeye kalkan kuzen Yüksel ve Eşi Hürmet gelecek.Onlar için bir iki hazırlık attırayım ortaya... Bu arada Hürmet, bir çogunuzun sayfasını yakından takip ediyor.