
Film; yine Zero'dan geldi... Bir Kore filmi... adı Yepyeni Hayat...Film akşama doğru geçti elime ancak... Bonservisi Zero'dan olunca merakla bekledim... Film izlerken aklıma hiç bir şey gelmesin diye evde ki tüm işimi bitirdim... Ortaya karışık bir tencere dolma ve barbunyamı da pişirdim... Kahvemi yaptım , yanına capuccinolu likörümü de aldım, oturdum filmi izlemeye ( bu likörü şiddetle tavsiye ediyorum markası HA RE ) .Filmi hepinizin ama hepinizin izlemesini çok isterim... Terkedilmişlik duygusu...ayrılık acısı.. yalnızlık duygusu bu kadar mı güzel anlatılır... ekrana elini uzatmak isteği bu kadar mı? yaşatılır görmenizi isterim. Ben kendim hakkında hep şöyle derim seyrciyim ve okuyucuyum... izlediğim filmleri , okuduğum kitapları saadece güzeldi diye anlatabiliyorum ama izleyin okuyun dediklerim gerçekten çok beğendiklerimdir.

Kitap; Kafka'nın Çorbası... dün akşam Gamse- Anne , D&R da buluşalım , arkadaşıma kitap seçelim dedi, tabi gitmişken ben de boş çıkmadım:)). Zaten çoktandır istediğim bir kitapdı. secilmis on dort yazarin ne pisirebilecegi, neyi sevebileceği yazar tarafından ve yazarların tarzıyla kaleme alınmıs bir yemek kitabı.Yemekleri denermiyim bilmiyorum ama dün akşam Jane Austen'in yazım tarzıyla yazılmış yemek tarifini-Tarhunlu yumurta- okurken pek eğlendim...Dizimin başlamasını beklerken iki yazardan iki tarif okudum .
Gelelim kediye, sabah yattığım yerden kedi miyavlaması duyunca aklıma, çocukluğumuzdaki sokak kedimiz Mustafa geldi. Bu ismi ona erkek kardeşim Metin vermişti. Öyle alışmıştı ki bize... Mustafaaa diye bağırdığımızda , nerede olursa olsun koşup yanımıza gelirdi. Mustafa , işi ileriye götürüp , her delikten eve sızmaya başlayıp, masa altından, yatakların içinden çıkmaya başlayınca; temizlik hastası Annem, fabrikadan bir çuval ve bir işci getirtip, Mustafayı arabayla şehrin öbür ucuna gönderdi. Aradan bir hafta geçti, Metin kahvaltısını yaptı, dışarı çıktı veee aaaa Mustafa geri gelmiş diye bağırdı. Annem çareyi pencerelere tel yaptırmakda buldu:)
Dün akşama iki de dizi sığdırdım. İkisi de yeni başladı. İlki Lale Devri... tercih nedeni adı ve Tolga Sayışman ve Hatice Aslan... ne de olsa güzelden ve yakışıklıdan anlarız az biraz:)) İlk bölüm için Kocamın fikrini söyleyeyim... adının hatırına izledik... İkinci dizi; Öyle Bir Geçer Zaman ki. Bakın bu tam benim tarzım bir dizi çıktı... İzlenebilecekler listesine koydum... hatta dizim yaptım. Yani bu kış ın salı gecelerinin dizisi büyük bir olasılıkla seçildi. Babama söyleyeyim de izlemeye başlasın...iki ay sonra gelecek:)) Dizileri ben seçerim nokta...
Bir de Orhan Veli'den bir şiir yazasım geldi
Handan hamamdan geçtik,
Gün ışığındaki hissemize razıydık,
Saadetinden geçtik,
Ümidine razıydık,
Hiç birini bulamadık,
Kendimize hüzünler icad ettik,
Avunamadık.
Yoksa biz...
Bu dünyadan değil miydik?