Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

21 Mart 2016 Pazartesi

İnadına bahar bahçe

Etrafımıza korkudan duvarlar çekip, bizi evlerimize kapatmak isteyenlere inat sabahtan çıktık evden.
Bizim oraların "evvelbahar"ydı dün...Evvel baharda açık havaya çıkılır, evlerde hiç iş yapılmaz, bahar karşılanır hoşluklarla gelsin diye.
 
Nasıl böyle olduk, ne olacak halimiz dediğimiz günlerden geçiyoruz. Her yanımız ayrı bir acı, denizlerimiz çocuk cesetleri atıyor kumsallara...Yaz gelse de uzansak şezlonglarımıza, kitaplarımızı okusak sıcaktan bunalınca serin sularına atlasak dediğimiz kumsallara, denizlere...
Bu arada durmayan, durmaması gereken bir hayat var.
Geçtiğimiz  perşembe günü yolum, kendi yolculuğuna bizi ortak eden @ethelmulinas ile @tavsiyeevi 'nde kesişti.  Tesadüfleri iğne deliğinden geçiren kader bu buluşmayı tam da benim diyete girdiğim bugünlerde ayarladı.

 😍Ethel Mulinas 158 kilodan 85 kiloya düşme başarısını göstermiş ve bunun yapılabilirliğini de yoğun bakımdayken yazdığı hikayesiyle anlatıyor bizlere. Bunu anlatmayı ise kendi sanatıyla anlatmayı seçmiş doğal olarak.  Yaşadığım acıları tatlı yiyerek bastırmaya çalıştım ve yıllar içinde bu kiloya ulaştım diyerek bize aslında kilo verişini değil yaşam yolculuğunu anlattı.
 Oyunun hikayesini kendi yazmış, Murat İpek oyunlaştırmış ve Çiçek Dilligil'de sahneye koymuş.
Oyunun biletleri biletix de 55 TL, gişelerde 45 TL.... Ammaaa oyunu görmek isteyenler adını bana bırakırsa , adınız gişeye bırakılacak ve 35 liraya izleyeceksiniz.
Bu arada diyetteyim demiştim ya, 3kg verdim 17 günde, hedefim ayda 5 kg verebilmek. Diyetisyenimin verdiği listenin dışına asla ve kat'a çıkmıyorum ve bol bol yürüyorum.Yürümediğim günlerde evde kondisyon bisikletinde açığımı kapatmaya çalışıyorum.

Geçtiğimiz hafta  biri sinemada biri evde olmak üzere iki film izledim.
Sinemada izlediğim "Annemin Yarası" nı çok beğendim. Bosna- Hersek ve Sırbistan'da çekilen filmde savaş sonrası acıları anlatılmıştı. Ozan Güven, Belçim Bilgin, Meryem Uzerli ve Okan Yalabık hepsi hepsi muhteşemdi ama genç oyuncu Bora Akkaş'da yanlarında hiç ezilmemiş rolünün  hakkını vermişti.



Evde  izlediğim film ise Waitress- Garson Kız, yine çok beğendiğim bir film oldu. Çalıştığı yerde yaptığı birbirinden lezzetli turtalar yapan genç kadının, çok kıskanç ve bu kıskançlığı şiddete vardıran kocası ve kasabaya gelen yeni doktorla aralarında başlayan aşkı, turta dükkanındaki çalışanlarla ilişkileri  var filmde.Alt metinde ise bir kadının özgürlük arayışı, kendine ait bir hayatı istemesi verilmiş.




Geçtiğimiz hafta Ayla Kutlu'nun son kitabı olan "Yedinci Bayrak"ı okudum.Osmanlının, Balkanlardaki topraklarını kaybederken oralarda yaşayan Türk Halkının çektiği acıları kaleme almış bu kez Ayla Kutlu.Savaşın acıları, yok ettiği yaşamlar, parçalanan aileler ve savaşın önüne katıp oradan oraya sürüklenen insanlar. Ne acıdır ki tarih bize hiç bir şekilde ders olmuyor ve dünya hala savaş çığlıkları ile inliyor.

Şu an da okuduğum kitap Kaderin Kızı/ İsabel Allende...Şili'de geçn daha sonra California'ya uzanan hikayede, bir sabah evinin önünde sandığa bırakılmış bir bebek bulan Rose bu bebeği annesi gibi büyütür. Kitapta; Sevdiği adamın evli olduğunu öğrenip ağabeyinin aralasına düşüp Şili'ye gelen Rose  ve bir zamanlar Amerika'yı saran altına hücum yılları ve dünyanın dört bir yanından altına hücum eden serüven düşkünleri arasında sevdiği adamı arayan Eliza'nın yaşadıklarını anlatmış  bu kez de İsabel Allende...



 Hayde bitti, şimdi gideyim mutfakta rengarenk biberlerden yaptığım dolmalarım pişmek üzeredir,yakıp da akşama milleti yemeksiz bırakmayayım. :)