Hiç Kadıköy gecesi yapmadıysanız, çok şey kaçırmışsınız demektir. Haftasonları özellikle doyumsuzdur. Köşe başında , tüm dünyadan soyutlanmışcasına saksafon çalan adamıyla, Kilisenin önündeki meydanı mesken tutan darbuka ekibiyle, kahvehaneleri, açık hava restoranları , mis gibi çörek, börek kokuları saçan türlü çeşit fırınları pastaneleriyle her zevke hitap eder. Aklınıza gelen her yayınevinin kitapçı dükkanı, ikinci el tezgahları, otantik takıcıları hiç bir şey almasanız bile gezin, girin çıkın.
Biz bu akşam aynen böyle yaptık. Hava biraz soğuktu ,ellerimizi ceplerimize soktuk, yağmur çiseledi kapşonlarımızı kapattık. Üşüyünce birbirimize sokulduk. YKY'nin kitap dükkanında kök saldık ,%20 indirimi görünce sürü kitap aldık, hatta Gamsegamse öğrencilerine okumak için bile çok güzel kitaplar aldı. Benim kitaplarımın adları :Peruk Gibi Hüzünlü ve Zafir Konağında Bir Tuhaf Zaman.Artık okudukça konuşuruz hakkında. Şimdi okuduğum kitap Ayşe Kulin'in son kitabı ;Gizli Anların Yolcusu...

.. Mercana, Baylana uğramadan edemedik. Ecemin kulaklarını çınlata çınlata fare pasta yedik.

En sonda Penguen ve Uykusuz alıp eve geldik. Mizahsız dönmüyor dünya. Biz küçükken Akbaba ve Papağan dergileri vardı. Her sayısı mutlaka gelirdi eve onları Gırgır ve Fırt takip etti sonra. Peki Usturayı hatırlayan var mı?ben bayılırdım onu okumaya...
E yeter bu kadar gece gece dimi...