Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Annesiz

Mutfak camından bakıyorum, yokuştan aşağı inmiş yol boyu yürüyor.Elinde yine kızlar için pişirdiği özel bir şey var ve yine çok şık. Kırmızı rujunu, mavi farını sürmüş...Semra da pencereden görmüş bizim bahçe kapısına gelmiş, bekliyor. Ben de dışarı çıkıyorum. O sırada kızların servisi geliyor, Lucky yerinden fırlıyor. Bir curcuna... Önce bir bahçeyi dolaşıp, sonra giriyoruz eve...Hep bu görüntü var gözümün önünde... Bir de kızıl saçları...Son zamanlarda sarıya dönmüştü artık ama nedense ben hala çocukluğumda ki kızıl saçları ile hatırlıyorum...

Bu gün tam 13 yıl oldu , Annem bizden ayrılalı... Bir acı nasıl bu kadar taze kalır,gülerken hatta kahkahalarla, beyninin , kalbinin bir yerinde nasıl öylece durur.

Geçtiğin yollar, dokunduğun duvarlar,bastığın taşlar, o caddeler sokaklar, girdiğin denizler, güneşlendiğin kumsallar seni unutur mu? Anne...Bir kız kaç yaşına gelirse gelsin, annesini kaybettiği gün büyürmüş... Biz de öyle 13 yıl önce bu gün çocuk olmaktan birinin kızı olmaktan çıktık, büyük olduk.

Kitap demişken




Kitaplardan yazmayı çok özlemişim.,
Yeni kitabım uzak diyarlardan ve daha önce tanımadığım bir yazar...Zeya sayesinde ulaştı bana...Julia Alverez'in yazdığı SALOME URENA... Salome Urena; Karaiplerde ki Dominik Cumhuriyetinin çok ünlü bir şairi.. Kitapta kızının ağzından anlatılıyor. Fonda ABD var , Dominik Cumhuriyeti var... Okurken karşımıza kah Salome kah kızı Camilla çıkıyor...Kızların okumasının bile düşünülemediği , ülkesinde özgürlüğü düşleyen , devrimci şiirler yazar, tabiki takma adla...İlk şiirlerini babasına yazar Salome...Sonra da devrimci, özgürlükçü şiirler yazssa da en güzel şiirlerini delicesine aşık olduğu kocasına yazar...Salome'nin inişli çıkışlı hayatının hikayesi beni çok etkiledi.Bu kitabı tavsiye ettiğim kitaplar arasına koymanızı özellikle öneririm...

Kırmızı üniformalılarla mavi üniformalılar... Biri başa geçtiği zaman baban eve dönüyor, öteki başa geçince baban ya hapiste ya sürgünde. Neyse ki bu renk değişikliği sık sık, kimi zaman günübirlik bile oluyor da hasret uzun sürmüyor. Kızların şair olması mı? O nasıl söz! Okuyup yazmaları bile yasak. Tanıdık mı geliyor bu ortam? Hayır, çok uzaklardan, Haiti ile Dominik Cumhuriyeti’ne ev sahipliği yapan Karayipler’deki bir adadan söz ediyor roman. Salomé Ureña 1850’lerde Santo Domingo’da yaşamış bir kız çocuğu. Zaman içinde onu, yaşadığı toprağı ‘özgür bir yurt’ haline getirmeye çalışan devrimci bir kadın ve devrimci bir şair olarak görüyoruz.



Tatilden gelince birden ramazan olunca tatilde okuduğum Hayat ve Hüzünden söz edemedim...Aslında bu kitapları okumayan kalmadı ama kendi fikrimi söyleyeyim. Ayşe Kulin bu kitapları yazarken , kendi hayatını anlatırken bize de bir Türkiye Panoraması çizmiş. Aramızda yaş farkı olmasa mutlaka karşılaşırmışız...Aynı yerlerde denize girip aynı sinemalara gidip aynı pastanelerde oturmuşuz... İyi ki o zamalar bu kahve zincirleri yokmuş dedim kitapları okurken... O keyifleri kaçırmak gerçekten üzücü olurmuş... Hiç bir yerde karşılaşmasak Todori'nin önünde kesin karşılaşırmışız dimi Aysellll....Bir de ben Ayşe Kulin'i sadece kadınlar okur gibi bir düşünce gafletine düşmüşüm... Terminalde rastladığım yaşlı amcanın elinde UMUT'u görünce ve de kaldığımız otelin işletmecisi Ayşe Kulin mi? okıyorsunuz , bayılırım, Sevdalinkayı okudunuz mu diye sorunca ; anladım ki Ayşe Kulin'in ulaştığı kitleler belkide kendinin bile farkında olamadığı boyutta... Veda ile başlayıp Hüzün ile biten bu seriyi okumadıysanız mutlaka okumalısınız derim....

Okuduğum Bir başka kitap ise Kazım Karabekir'in Ağzından Kurtuluş Savaşı...Kitapta yer yer düşündürücü bulduğum yerler oldu ama neyse ki bu konuda en doğru cevabı verebilecek kişiye sorularımı sordum ve aldığım cevapların da benim düşündüğüm gibi olmasından çok mutlu oldum.

Şimdi sahur zamanı... Ama kızlar zaptiye zap zap zaptiye rap rap geziyorlar hala...Bir şey değil sahur yemeğimize sulanacaklar. Kızlar demişken Burcu^nun da katılımıyla sayıları bir kaç gündür üçe çıktı biliyorsunuz:))