Dün akşam fener alayına katılamadık, yeniden hastalık tazelenmesin diye. Ama akşam Cancan geldi. Annesi ve Babası havai fişek gösterisi izlemek üzere The Marmara'nın roofuna kuruldular, Gamsegamse de Mado'nun üst katından izledi.Cancan biraz ürktü seslerden, korkunca ko ko diyor.Sarılıyor bana, korkma diyorum korkma, ben yanındayken hiç bir şeyden korkma. Bu sene bu güzelliği kaçırdık. Seneye inşallah.
Araya hastalık, bayram girince pazar
maceralarını atladık , işte onlara da bir selam çakalım.
Pazarda kestane alırken , ha bire yanımda 3 kilo al 3 kilo al, ben 3 kilo aldım, çok güzel diye beni dürtükleyen teyze- param bitmişti ayol, artık. Aldık işte iki kilo bitince, yine alırız. Hem kestane kıranımı var yarın.

Sonra yine aynı teyze, Ben Zuz'a muhacir üzümü alırken, çok güzel çok güzel fazla al, reçel yap diye geldin yanıma. Bak şüphelendim artık , yoksa gizli müşterimisin. Var ya marketlerde hani gizli müşreriler, müşteriyi o reyona çekmek için abartılı abartılı davranırlar. Hatta ünlü bir market zinciri ,gizli müşteri ilanı vermişti gazetelere bir kaç yıl önce.
Muhacir üzümü: Elül ortasında çıkar piyasaya. Küçük, siyah kokulu bir üzüm. Dünyada isabella üzümü diye bilinir. Ama Ordu'da muhacir üzümü denir. Asma şeklindedir. Ağaçlara sarılı olarak yetişir. Aslında şıralık üzüm ama Karadenizde sofralık olarak tüketilir. Beykoz köylüleri getiriyor pazara. Ağzımda parfüm kokusu bıraktığı için pek yemem. Ama Zuz eylül girdi mi başlar, üzüm çıktı mı? , gördün mü diye.
Biber alırken burdan alma ,yukarda bir buçuk diye dirsek atıp böğrümü delen teyze, ayol bu gün yaşlı teyzelerin sosyal etkinlik günümüydü.
Birde şu sebze arabalarını kullanmanız için, trafik size kurs açsa. Direk geçiyorsunuz, insanın üzerinden, bi sinyal falan verseniz:))))
Selam size buradan.Öptüm ellerinizden.
Yağmurlu bir gün yaşıyoruz İstanbul'da. Biraz önce , biraz yürüdük çise altında Naziş'le. Eve gelir gelmezde hemen hapşırmaya başladım, sesim değişti.
Şimdi bir kahve vakti.Kalın sağlıcakla.
Düzenleme-1: Bu yazıyı yazdıktan sonra, kahvemi neyin içtikten sonra, girdim mutfağa, ıspanaklı ve patatesli rulolar yaptım. Dondurucuda hazırlanmış iç malzelerim vardı. Zeytinyağlı pırasayı da attım ocağa, peşine bi de çikolatalı yaş pasta taktım. Kendimle gurur felan duyuyorum.
Kızlar tabikide dışardalar:))))