Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

26 Eylül 2011 Pazartesi

Bir kitap iki film azcık da biz

Hep işkencelerden ve işkencecilerden söz edildi. Sıra ele verilenle , ele verene geldi...Aslı Erdoğan , yazarken insanın gözünün yaşına bakmaz, sert yazar... Seni kitaba , hikayeye ortak da etmez ,sadece izlersin, olaylara tanık olursun... İçin acır, sertleşirsin...Taş Binave Diğerleri de öyle...Aslı Erdoğan'ın çok kendine ait bir okuyucu kitlesi var... Öyle, boş zamanlarını kitap okuyarak değerlendirenlerin yazarı değil O... Okuyucunun yazarı...gerçek okuyucunun... Yoksa bu imgeler dünyasına girip, çıkmak, Taş Binaya girip çıkmak kadar zor... Bir kez girdin mi? Taş binaya, artık nasıl çıkacağın belli olmaz. Biraz da benim dönemimin , kaybolan bir kuşağın hikayelerini yazdığı için seviyorum Aslı Erdoğan'ı....

Bu hafta sonuna iki de film sığdı, ilki neden seyrettiğimi bile anlamadığım ama sonunda yüreğimin fena burkulduğu bit Kore filmi... Bir yeşilçam senaryosu gibi başladı bitti...Ben böyle diyorum ama eleştirmenler 5 üzerinden 4.3 vermişler. Bir gerilim, suç filmi ve +18 lik sahneler var... Filmin en ilginç sahnesi hehehe +18 likler değil canım, bir avize sahnesi var öle baka kalmışım...

İkinci film kesinlikle tavsiye edebileceğim bir film... Benim Hikayem ya da Barney's Version...Film Oscara aday gösterilmiş ve Altın Küre en iyi erkek oyuncu ödülünü almış. On yıla yayılan bir hikaye... Kötü evlilikler,arkadaşlık, cinayet zanlısı olma, Baba oğul hikayesi, ki baba rolünde Dustin Hofman var...Kanada , İtalya manzaraları, Roma sokakları, meydanları... Bir drama böyle eğlenceli hale getirilebilirdi... İzlediğiniz bir dram filmi ama feci eğleniyorsunuz:)


Pazartesinin konusu biz de temizlik, alışveriş , ilk iş gününden yorgun ve aç dönen kızlar günüdür...Pazartesi günü akşamı dizimiz yok çok seviniyorum:) Mor Menekşeler pazartesiye konursa evelallah yoksa başka diziye niyetimiz yok. Nurgül Yeşilçaylı Sensiz Olmazı sevmedik. Kadına iyice yapıştırdılar annelik rolünü... Her filmde , dizide çocuklu, sorunlu kadını oynuyor.Onur Saylak için izleyecektim ama olmadı ya, sarmadı...
Hafta sonunun en güzel yanı Cancan'dı... Nasıl bir beyefendilik sergiledi, nasıl anlayışlıydı anlatamam...Uyuturken , artık kendim uyurim dedi... Aaa ne güzel ben de yanında yatarım dedim, bi süre yattık sonra salla dedi, iki salladım uyudu...Gamse'ye sakız verirken- yutmisun, çiynisun demiş. Bizim oğlan işi lazlığa bağladı. Nasıl da hoşumuza gidiyor ama merak da ediyoruz, bu konuşma şeklinin nedenini...

Kızlar gittiler geldiler, yemeklere , kahvaltılara gittiler ama eve geldiklerinden hep açtılar... Ben de oooh ne güzel diye boşa sevindim durdum... Annemin;elde yiyen , yolda acıkır sözü bir kez daha doğrulandı... BURADA Kİ EL SÖZÜ, DIŞARDA, YABANCI YERDE ANLAMINDA...Bu sözlerin büyük harfle yazılmış olmasının tek nedeni caps lock tuşunun açık olması :)

Bunun dışında kayda değer bir şey yok...Film ve kitap yazısı sanırım yarın yazarım... Şimdi yatmalıyım...