Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

25 Aralık 2007 Salı

yılın son sobesi

Başlıkta da dediğim gibi yılın son sobesi, onurtan hocamdan geldi. Kendisi ilk blog arkadaşlarımdandır. Ve benim ona yaptığım en abuk subuk sobelere bile nezaketle cevap vermiştir. Şimdi o da kendine gelen pası cevaplamış ve bana atmış. Hadi bakalım denizci deyimiyle vira bismillah.
1. Blog yazmaya ilk defa nasıl başladım?. Ben bilgisayarda antoloji com. Atlas a üye, yemek tariflerine bakan. Bilgisayarda oyun oynayan, biriydim. Her şey Nazlının okulu bitirip İzmirden dönüşü ile başladı. Anne bunu istediğin gibi karıştır, kurcala bi şey olmaz. Alt tarafı virüs girer dedi. Bende o sırada blogcuları buldum. Takip ettiklerim vardı. Yine bir akşam evde bi sürü kedidili bisküi var. Bunları ne yapalım, bir pasta tarifi arayalım derken. Çileksuyu nu buldum. Çok hoşuma gitti. Nazlı- anne sende yap dedi, yok yav , nası yapaim ben falan derken , baktım o açmış bile. Hemen de yorum geldi. Kelebek ten. Taa Avusturyadan bulmuş beni dedim . Pek bi gururlandım öylece başladım. Ama o günler bi başkaydı bee.
2. Blog yazılarımın konusunun belli bir çizgide olması için çaba gösteriyor muyum? Yoksa içimden geldiği gibi mi yazıyorum? Ah ne çok isterdim , böyle bir şeyimin olmasını ama.Görüyosunuz işte. Çalakalem. Oturuyorum klavyenin başına. Allah ne vardiyse. Bi günde ay şunu yazayım diye otursam dişimi kırcam
3. Blog yazmak için gün içinde bazı şeylerden feragat ediyor muyum?. Yok yav. Yapmam öle şeyler. Bilgisayarı boş gördüm mü tamamdır.
4. Blog yazmak benim için eğlenceli bir uğraşken, şimdi artan bekleyiş yüzünden zorunlu bir hal almaya başladı mı? Öyle olsa hemen bırakırım. Hala eğleniyorum. Hala yeni insanlar tanıyorum. Artık arkadaş profilimde iyice oturdu.Yaşamıma taşıdığım arkadaşlarım da var artık.
Blog yazmayı daha ne kadar sürdüreceğim? . Bunu hiç ama hiç düşünmedim. Her şey olacağına varır. Yazcam derim bi gün şıp diye kaybolurum. Yazmam derim , kazık çakarım burada yaşlanırım. Yani su akar yatağını bulur hesabı. Acep uydumu bu laf buraya ama uyuduysa da uymadıysa da , hoşuma gitti . Kaçtım ben. Haftalık programımı vermiştim biliyosunuz.