Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

17 Kasım 2015 Salı

Haftanın sonu, haftanın başı

Bu hafta sonu çok plansızdı ama güzelliği de plansızlığından geldi...
Cumartesi günü  kızların veli toplantısı vardı. Sabah erkenden gittiler. Benim planım, evde oturmak kafama göre  takılmak çok çok da Kuzguncuk yürüyüşü yapmaktı. Ama öğleye doğru Gamsegamse  mesaj attı, toplantımız bitti, ablam uçtu bile ama benim  planım yok,birlikte bir şeyler yapalım dedi. Ne yapacağımıza önce karar veremedik. Beylerbeyindeki balıkçımıza gidip balık mı yesek falan derken hadi madem  Kadıköy'e gelin dedi. Okulları Moda' da olduğu için Kadıköy'e gitmek onlar için hiç cazip gelmiyor aslında. Onlar için Moda demek mola demek çünkü:)...Molalarda , Moda kahvelerini tavaf ettikleri için. :) 
Neyse  sonuçda Kadıköy Mercan' da buluşup, kokoreçtir, midye dolma, tava ne varsa götürdük üstünüze afiyet...Sonra, Türk kahvecileti sokağında kahvemizi içtik, kitapçıları dolaştık derken Gamse hadi okula uğrayalım sınıfımın yeni halini görün dedi...Gittik, toplantıları bitmeyen arkadaşlarıyla, müdireleriyle  sohbet ettik...Tabi çoğunu tanıdığımızı tahmin edersiniz. O yüzden pek eğlenceli oldu... Hem Naziş'im hem Gamsegamse'nin sınıflarının yeni halini gördük... Yeni halini diyorum, çünkü; biz okulun seneler öncesinden restorasyondaki halini biliyoruz. Hatta Kadıköy'e gittikçe ne durumda diye okulu bi dolaşırdık :)  Fotoğrafta üsteki sınıf Gamse'nin alttaki de Naziş'in sınıfı... 

Cumartesi akşamları izlediğim bir dizi var..."İlişki Durumu Karışık" bir romantik komedi...Bana o kadar iyi geliyor ki anlatamam...Beynimi boşaltıyor resmen...Biraz da dizinin Ayşegül karakteri giyim tarzıyla, konuşmasıyla, minnaklığıyla, saçının boyu,rengi bizim Gamsegamseye çok benzettiğimiz için ona takıla takıla izlediğimiz için  galiba ailece bayılıyoruz...Nurseli İdiz de komediye bu kadar yakışırmış yani...


Pazar günü Hava çok güzeldi ama Avrasya koşusu nedeniyle köprü kapalı, metrobüsler de çalışmayınca  tek kelimeyle trafik felç olmuş, bütün  ağırlık metro ve "Marmaray" a binmişti. Yemin ediyorum pazar günü ben İstanbul'dan gider oldum...Neyseki yıllardır yok metro yok marmaray çalışmaları ile canına okudukları Üsküdar yine güzelliklerle karşıladı bizi...Önce gökyüzünde yelkovan kuşları binlercesi ay ı anda hareket ederek gökyüzünde inanılmaz bir şölen yaşattılar dakikalarca, sonra Gülnuş  Sultan Camiinin iki minaresi arasına salıncak kuran sallanan hilal ay  ve Adil Kebapın enfes kebapları  bana o karmaşayı unutturdu...Pazar akşamları  dizimiz; Hatırla Gönül...Onur Saylak diyeyim yani breh breh...Yolda görsem taşlarım yani, öyle inandırıcı  rolünde....Rahmetli Erol Taş'ı  Adana'da kaçırıp dövmüşlermiş ...Kötü adam rolünde o kadar inandırıcıydı ki  altın kalpli adam...Sultan Ahmet'deki kahvesinin önünde otururken görürdüm....

Bu haftanın güzelliklerinden biri de sipariş kitaplarımın nihayet gelmeseydi...Yoksa pastırma yazı  evde kargo beklemekle geçecekti. Ayşe Kulin'in kitabını yarışmada kazandığımı söylemiştim, diğerlerini Bail.com dan sipariş etmiştim.Şimdiye kadar online alışverişte D&R tercih etmiştim. Arkadaşlarımda.  çok memnun olduklarını duyduğum için bu kez Babil.com denedim. Cumartesi günü verdiğim  sipariş bir sonraki cumartesi geçti elime.Benim şansım mıydı  bilemedim  ama eğer D&R dan verseydim en geç çarşamba günü elimde olurdu. Eğer tedariği gecikecek bir kitap olsaydı da tedarik edilenler bekletmeden gönderilirdi...Yalnız , facebook dan atığım mesaja anında cevap verdiklerini de  babil.com için + puan olarak eklemeliyim...


Hafta sonu böyle geçti....Pazartesi bizim pazarımız var ne kadar domestik iş varsa yaptım.Ispanak yıkadım pişirdim, mantarları su çekmeden çabucak et sote yaptım. Temizlik yaptım, kuruyan çamaşırları ütüledim,  derken akşam oturduğumda parmak uçlarım sızlıyordu, sanırsınız tarlada çalışmışım....
Bugün niyetim hiç bir şey yapmamaktı ama öğleye kadar yine orayı burayı didikledim, çamaşırlar makineye, ıslak zeminler hijyen edilsin derken hadi bi de ıspanaklı börek yapayim dedlm o da mübarek kek gibi kabara kabara pişti.Arada bıçak sapladım insin diye :) Sonrası da nihayet Trabzon hurmalarım ve kitabıma  kavuştum...


Fotoğraftaki ağaç, bahçeden..Sapsarı görüntüsüne bayılıyorum, arada pencereye gidip bakıyorum... A benim canım  kızıl, sarı sonbaharım ya....

Artık gitme zamanı...Adiyos hadi gidiyos...