Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

26 Ocak 2010 Salı



Dün bilgisayarımı açınca çok güzel bir mesaj aldım, beni Zonguldak'tan , blog dışı takip eden bir okuyucum varmış. Çok sıcak bir mesaj göndermiş, içim ısındı. Sonra Balkahvem'in, Gümüşay'ın ve Mavianne'nin seslerini duydum. Zeya Ankaraya gidince bir de blog toplantısı düzenlemiş:)). Ne güzel olmuş bir araya gelmişler kulaklarımı çınlatmışlar ve beni aramışlar. Sayfalarında söz edip benide davet etmişler Ankara'ya. Dün sayfama koyduğum Elhan-ı Şita, Ataletim ve Beyazgelincik Dilaram'ın anılarını da harekete geçirmiş, onlar da sayfalarına almışlar. Ne güzel oldu, sanki aynı mahallede oturan komşularımmışsınız gibi hissettim.

Bu gün kalktığımızda güneşli bir hava vardı. Güneş ne kadar parlaksa ters orantı hava da o kadar soğuktu. Peki biz ne yaptık , yani ev de mi oturduk. Önce öğle yemeğimsi bir kahvaltı yaptık saat yarımda. Sonra da şöyle üstün körü bir toparlandık ve giyinip evden çıktık. Bizim buralar karlar altındaydı , hışır hışır karda yürüdük , Kadıköy'e gittik ki kardan eser yok. Bir damla kalmadan erimiş, yel yuf olmuş gitmiş.Gamse -anne dur bi resmini çekeyim dedi, atkı bere ve güneş gözlüklü. Hava işte aynen böyleydi, gözleri kamaştıran güneş ve dondurucu soğuk. Önce Alkım kitabevine gittik. Kırmızı sepetleri kolumuza taktık. Kızlar mesleki kaitaplara baktılar daha çok. ben de önce yedi sekiz kitap seçtim. Kahve dünyasına oturduk, sıcak çikolatalarımızı söyledik, herkes kendi kitaplarını inceledi, ben de hem sıcak çikolatamı yudumladım hem kitaplara sayfa sayfa göz gezdirdim ve en sonunda Ayla Kutlu^nun Islak Güneş
Ve Ece Temel Kuran'ın Muz Seslerinde karar kıldım. Aklım Kızarmış Palamut Kokusu ... Ağaçkakan.. ve Asi... Asi...Amat... da kala kala. Ece Temel Kuran'ı gazete yazılarından tanırdım zaten Muz Seslerini yazarken aylarca Ortadoğuda yaşamış. Geçen haftaki Yaşamdan Dakikalarda da Haşmet Babaoğlu kitaptan bir paragraf okuyunca aklıma takılmıştı. Gözlerinden öptüm Haşmet Baboğlu seni, ben promosyon diye buna derim. Yoksa kitaptan çok daha sonra haberim olurdu. Islak Güneş ise Ayla Kutlu'nun bir kitabı. Sende Gitme Tranyafandalis'te kalmışım ben, yeni çıkan kitabı Asi... Asi... yi almak üzereyken bu kitabın arka kapak yazısını okuyunca bunu okumadan son kitabı almak haksızlık olur dedim.




Alkım'dan çıkınca Mercanda Midye tava , midye dolma molası verdik. Akşam yemeği yakın olduğu için az biraz altlık yaptık :))) Ev de de sadece ezo gelin çorba vardı. Hemen makarna suyu koydum , bir taraftanda fesleğenli sos hazırladım, birazda nugget olduda bitti maşallahh yarına akşama inşallah dedim:)) çünkü yarında okeycilerle buluşuyorum :)))))




Akşam yemeğindeyken de İlmiyem uğradı, ne demişler soğuktan gelene bir tas sıcak çorba en makbul şeydir, bizde öyle yaptık.




Bu akşam Samanyolunu izleyip cici kitaplarımın içine dalacağım. Küçük Arı bitti , Günhan Kuşkan'ın Evvel Aşklar Masalına başladım. İhsan Oktay Anar kitaplarının tadında. Eski Bizansta geçen bir öykü...
Bu günün notlarıda bunlar oldu...