
Hayat onu nasıl algıladığın ve nasıl yaşadığındı dedi Nazlı Eray ve kitap bitti. Bu cümleden yola çıkarak bir kitap yazabilmektir işte Nazlı Eray olmak.Bu cümlenin kitabın son cümlesi olması bir şeyi değiştirmiyor, benim için kitabın çıkış cümlesi oldu.Kitabın bir yerinde , romanın kahramanlarından biri soruyor, neden okuyorum, bunca şeyi bilmek ne işime yarıyor diye...cevabı da kendi veriyor. Pencerelerim çoğalıyor, düşüncelerim derinleşiyor ben çoğalıyorum. Çevreme başka gözlerle bakıyorum. Yıllarca geçtiğim cadde, çalıştığım taksi durağı artık onlara başka gözlerle bakıyorum.Sözünü ettiğim kitap Nazlı Eray'ın Venüs'ün Son Gecesi adlı son romanıydı.
Venüs'ün Son Gecesi'ni bitirince, İstanbul Yüzlü Kadın'a başladım. Yıllar önce daha küçücükken; şimdi gidiyorum oğlum seni mutlaka almaya geleceğim diyen babasına, yıllar sonra bir tıp öğrencisi olduğunda , ilk anatomi dersinde kadavra olarak rastlayıp aklını yitiren NUMAN'ın hikayesi.Yazarının hiç bir kitabını okumadım şimdiye kadar. Hakkında söylenen, okurlarını romanla hidayete erdirmek istemesiymiş:)Benim dikkatimi kitabın adı çekmişti. Konuda ilginç geldi bir de hidayete erersem daha noolsun yav.Yazarı Ahmet Yıldız Günbay.
Bu kadar edebi sohbet yeter. Dün pazara çıktım bir tek başka da bir aksiyon yapmadım. Ha pazar demişken, akşam Naziş eve geldi- Biz nerede yaşıyoruz diyor, ne demek dedim. Pazarın içinden geçerken şaşırmış, üç tane kocaman ananas 5 lira, bir kilo domates 10 liraydı dedi. E haksız mı?. Kumburgaz komşumuz Dr Süheyla teyze, iki yana ördüğü saçlarını arkasına atar, bacak bacak üstüne atar, radyosunuda açar yatardı kumların üstüne o sıra ABD ambargosu var. -Ambargo varsa var derdi, memleketimin domatesi mısırı yeter bana, domates ekmek yerim. Hey gidi Süheyla Teyze hey, bu günler hakkındaki fikrini öğrenmek isterdim. Bak canımda domates peynir istedi şimdi. Henüz kahvaltıda yapmadım. Gidip çayımın suyunu koyayım.