Dönüşte motorda içeri girmedim, yukarı da çıkmadım. Güvertede demirlere yaslandım, aynen balkondan bakar gibi...deniz motorun hızından köpük köpük oldu, yüzüme sular sıçradı , nasıl hoşuma gitti.
Eve geldiğimde anladım nasıl yorgun olduğumu, ama Gamse, - Anne, hadi mahallede yürüyüş yapalım deyince de kıramadım.Bu resimlerin olduğu sokağı çok severim. Sokak dediysem hiç ev yoktur. Karşılıklı kilise duvarları arasından geçen bir sokak. Bitiminde bir sanat galerisi var. Bu sokakta ünlü ressamların resimlerini, ışıklı tablolar halinde sergilerler. Sürekli değişir.
Siz yarın yani 13 Haziran sabahı bu yazıyı okurken, ben bir yaş daha almış olarak uyanmış olacağım. Bir daha geçmeyeceğim yollar var, bir daha semtine uğramayacağım yerler var, hayatımdan çıkarınca kazandığım, hayatıma girdikçe birlikte çoğaldığım, beni zenginleştiren insanlar var...Okuduğum kitaplar, okuduğumu unuttuğum kitaplar , okuyacağım kitaplar var. İyi ki izlemişim, ülen niye izledim ki bu filmi dediğim filmler var...Hayallerim var, gittiğim bir yol var, dandik dandik fikirlerim, abuk subuk huylarım var... Hiç vaz geçmediğim bir ideolojim var. Görmek için bayıldıklarım, görünce yolumu değiştirdiklerim var. Çok sevdiklerim var, hiç sevmediklerim var. Çok sevdiklerim çok çok daha çok.İki kızım, kocam, iki kardeşim, iki yeğenim, bi milyon tane kuzenim var. Can arkadaşlarım, can dostlarım var..
Bu dünyada bi de LALE var.
Daha ne olsun yav
Haydi gittim ben, bu laptop valla ısıttı beni:)