Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

15 Ekim 2009 Perşembe


Bir karga var, benimle köşe kapmaca oynuyor. İki gün sonunda anladım , onun o kadar gürültüyü yaptığını, balkonda bi takırtı , tukurtu gidiyor, bakıyorum bir şey yok. Kuş olsa bu kadar gürültü yapamaz diyorum. Sonra baktım ki eşek kadar bir karga. Balkonda da bir şey olsa yanmam, bir tek çiçek saksıları var, onlarda artık son demlerindeler.

Çoğu kez yazdıktan sonra , yazımı hiç kontrol etmem, kızlar okurken - anneee ne bu , yine alıp başını gitmişsin derler. Bazen yorumlarda da oluyo bi bakıyorum, anlamsızca yan yana gelen harfler bana sırıtmakta. Tabi bunu da gönderdikten sonra farkediyorum. Benim klavye ve maus kablosuz. Bazen maus elimde içerilere gidip aoraya buraya bırakıyorum, sonrada onu ara dur. Bazen de hem klavye hem maus bağımsızlıklarını ilan ediyorlar. Bastığım harfler o an gitmiyor, farketmiyor devam ediyorum, tabi bi de serde Balkanların ve Ortadoğunun iki parmakla en hızlı yazan kalvyecisi olmak var. Klavye hızıma yetişemiyor da olabilir. Yani diyeceğim şu arada spnrty gibi bir kelimeyle karşılaştığınızda anlayınki suç ben de değil:))

Dün Cancanla çoktandır ilk kez başbaşa olmanın keyfini yaşadık. Zaten saat 12 de geldi. Yarımda yattı iki de uyandı. Sonra koridorda koşmaca oynadık, çizmeli kedi okuduk. Devin göbeğine parmak soktuk. Brokoli çorbası yedik. O beni ara ara ısırdı. Nazlı ablası gelince onunla fasulye kavurması yedi:)) Gamse ablasıyla da kek yedi, kek tabağını attı parçaladı. Parçanın biri Nazlı Ablasının dizine geldi kanattı. Yeni ismi zarar dağarcığı.

Biraz tv izleyeyim dedim , sabah programlarında magazin kalkmış yerini dedektiflik programları almış. Dizi furyası devam ediyor. Bu Kalp Seni Unutur mu? Hatırla Sevgilinin bizim zamanlarımızı anlatan versiyonu. İzleyip izlememekte kararsız kaldım. O zaman yaşananları , bi gün tv karşısına oturup bir şeyler yiyerek içerek izleyeceğimiz kimin aklına gelirdi. O duygu beni rahatsız ediyor.

Önceki akşam Gamse ile dışardaydık, o bir saatliğine falan ayrıldı benden, ben cafe de oturup kocaman deri koltuklara gömülüp , çay kahve içe içe Açlığın Şarkısını okudum. Okurken kendimden geçmişim , kitap yarım olmuş.Aradan bir buçuk saat geçmiş. Hemen Gamse'yi aradım, beni unutmuştu bile:)))

Artık havaların soğuyacağını bildirdi meteoroloji uzmanı kocam , bu gün soğudu bile. İlk kez uzun kollu giyindim ev de.
Yarın okey grubumla buluşuyorum. Hafta sonu için belirli bir planım yok şimdilik. İzlemek istediğim bir kaç film var. ''Uzak ihtima''l eğer Capitolde oynuyorsa , İlmiyem'i çağırıp gideceğim.

Şimdii hayata atılma vakti...

Not: Ordu'dan beni Aysun Furtun ve bizimkiler dışında da okuyanlar var biliyorum, ufacık bir not yazssalar ne çok sevinirim.