Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

8 Ocak 2013 Salı

Bizim evin halleri cik cik öter kuşları

Bu güne damgasını kar tatili vurdu...Daha doğrusu geceden itibaren diyelim. Öğrenciler ve öğretmenlerin daha fazla ajitasyon yapmasına dayanamayan Vali,  beklenen tatili gece yarısı açıkladı ancak. Tabi haberi olamaynlar yine erkenden kalkıp yollara düştü, servis bekledi. Bizim kızlar saadet zinciri sayesinde:)) hemen haberleştiler, ve yattıkları yerden kalkıp geceye aktılar...İstanbul Valisi karla imtihanında öğretmen ve öğrencilerden geçti  gerisini bilemem.



Sabah ,madem kar tatili dedim ve  kahvaltıyı, pazar kahvaltısı olayına dönüştürdüm. Bir mücver patlattım ki sormayın gitsin. Ama ben onları tıka basa doyurdum,geç de kalktık bu  akşama kadar idare eder, arada bir şeyler atıştırırlar dedim ama kazın ayağı öyle değil çünkü evde nifak yuvası Zuz denen kişinin varlığını unutmuşum:)) Acıkma emareleri görünce ,Çiğdem'den aldığım ilhamla, hemen lor peynirinin içine bolca maydonoz doğradım, bir kaç yumurta kırıp, ekmeklerin üstüne sürüp fırına attım, Milföy hamurlarının bir kısmına sosis,bir kısmına sucuklar sarıp rulo şekli verdim onlar da yallah fırına veee patetesleri iyice yıkadım, hatta fırçalayarak yıkadım,ikiye böldüm. Tuz,karabiber karışımına batırıp batırıp  fırın tepsisine dizdim. Pişince ızgara kısmını açıp biraz da kızarmalarını sağladım. Ara ara üstü çizilmiş sosisler de koymuştum. Ballı hardal ve sarımsaklı mayoneze batırıp batırıp yediler. Anladığınız gibi bugün bizim evde sağlıklı  beslenme günü değildi:)) Ama beslenme alışkanlığı haline gelmediği sürece arada bu tür zararlı şeyler yapmak pek heyecanlıdır:))Ha bu kadar şeyler yapıyorum da ne kadar takdir görüyorum siz söyleyin ,dün sabah yattığı yerden, elimde kahve kupam olduğu halde bilgisayarda  maillerime bakan, bloguma bakan bana Zuz  şöyle dedi- Sen milenyum kadını olmuşsun tam, ben anne gibi kadın seviyom. sanırsınız evlencez töbe Yarabbim ya..Kendisi soteye yatmış kahvaltı bekliyo orda ,ona bişi diyen yok

Bugünü en güzel yapan olay ise, Bizim Ana sınıfımız öğrencilerinden gelen karttı...Türkiye'nin en doğusundaki kardeşlerimiz ,çocuklarımız , onların yanlarında olan herkese bu kartları hazırlayıp göndermişler... Herkese derken, yılbaşına kadar olan gönderi sahiplerine...


(Melek,meleğimsin)

Dün gece yarısı Zuz ile yemekteyiz programını izledik. Çünkü; bir arkadaşı yarışmacıydı.. Pek şeker pek esprikli bir kadındı ve Zuz hep yaptığı yemeklerden söz ederdi.  Sonra karşılıklı kitap okuduk. Sabah da onun Turkcellcisnin gelişiyle uyandık. Deyin ki niye hehe çünkü İstanbul'a gelirgelmez ilk iş telefonunu suya düşürdü. Turkcell bir yetkili gönderdi telefonu aldırdı ve yerine ona numaraları yüklenmiş bir başka telefon getirdi. Tamir olunca getirecekler ama yine de siz başka telefonun pazarlığına başlayın demiş, pek ümit yokmuş.

(yeni kitabım ve Che'li yeni ayracım... Gördüğünüz falda ise III.Lui çıktı ,bakanın aklına fikrine sağlık  diyorum)


Bu akşam ''Seksenler '' izliyoruz.

Yazı başlığı Reşadiye Cer ekibinin söylediği Tinyaba'nın daşları da cik cik öter kuşları  türküsünden esinlenme...Pek severim de:)